Garbis Altınoğlu – Ortadoğu
Belge Yayınları
520
"Dünya petrol kaynaklarının üçte ikisini barındıran Ortadoğu, 1990-91'de başında Rusya'nın bulunduğu revizyonist / sosyal-emperyalist blokun dağılması ve özellikle ABD'nin 2001'den bu yana İslam haklarına saldırısıyla yeni bir döneme girmiş bulunuyor. Dünyanın, görünürde yenilmez biricik süper devleti ABD, son 10 yıldır Ortadoğu'nun, esas olarak Müslüman halklarına ve direnişçi güçlerine karşı sürdürmekte olduğu vahşi savaşı daha üst bir düzeye yükseltmiş bulunuyor. Amerikan neo-faşistleri bu yolla, emperyalist rakipleri karşısında daha elverişli bir konum elde etmeyi (Avrasya'ya egemen olma), İsrail'in "güvenliği"ni pekiştirmeyi ve bölgenin petrol, doğal gaz ve diğer hammadde kaynaklarını kendi tekellerine almayı kurmuşlardı. Ama onlar yutabileceklerinden daha büyük bir lokmayı ısırmış bulunuyorlar. Varolan devasa güç dengesizliğine rağmen bölge halkları ve onlara önderlik eden direniş örgütleri, çok büyük özverilerle yürüttükleri bu eşitsiz savaşta Yanki emperyalistleri ve onların ortak ve uşaklarına ağır darbeler indirdiler ve indirmeye de devam ediyorlar. Devrimci bir önderlikten yoksun olan ve manevi olarak köleleştirme ve genelde emperyalizmin insanlığı bir dejenerasyon ve barbarlık batağına çekme girişimine karşı direnişin en ön hattında yer alıyorlar. Kökleri uzak geçmişin derinliklerine uzanan Ortadoğu ve özellikle Ortadoğu halkları bir kez daha insanlık tarihinde önemli bir rol oynamaya aday gözüküyor. Gelişmelerin bence olumlu olarak yanıtlayacağı soru şu: Acaba Ortadoğu halklarının bu direniş süreci, emekçi insanlığın uyanışına, gerçek uygarlık bayrağını yükseltmesine ve onun yeni ve daha devrimci bir rönesansın eşiğine varmasına katkı yapabilir, onun yolunu açabilir mi?
Yorgo Andreadis – Neden Kardeşim Hüsnü
Belge Yayınları
131
... 50 yıldan fazla bir süredir bilmediğiniz bir erkek kardeşiniz olması mümkün mü? Yaşamım süresince pek çok garip şey geldi başıma. Bu ise en garip olanıydı. Umarım bu, karşılaştığım tüm sürprizlerin en sonuncusudur.
... Babam 1965'te 80 yaşında öldü. Bana bu erkek kardeşten hiç bahsetmedi. Annem ise 1984'te 83 yaşında öldü. O da bu konuda tek sözcük söylememişti.
... Annemle babam, aileleri, çocuklarıyla evleri Batum'da olan tutucu insanlardı. Babam Kyriakos, orada doğmuştu. Onun ana-babası yani büyükbabamla babaannem gizli Hristiyan olup, Karadeniz'in Türk kesiminden Batum'a gelmişlerdi. 1856 yılında Sultan, Hattı Hümayun'a yayınlayıp onlara peçelerini açma hakkını verdi. Onlar da açıldılar. Kanun onların lehineydi. Ama hangi kanun. Onlar iki yüz yıl boyunca Müslüman olarak yaşadılarsa da gizliden gizliye, Hristiyanlardan daha fanatik Hristiyan haline gelmişlerdi. Şimdi ise kendilerini açarak, kellelerini kaybedebilirlerdi. Evet, Sultan kendilerine bu hakkı vermişti ama O, çok uzakta, İstanbul'da, onlar da milletlerce uzakta Doğu'da idiler. Yörelerindeki ağa ne diyecekti? İslam'dan vazgeçerek işledikleri günah ölümcüldü. İşte bu nedenle, her yeni çift, evlendikten sonra, kendi köylerini terkederek, kendileriyle aynı dili paylaşan yabancı ulusların arasında özgürce yaşamak üzere göç ettiler...
Ernesto Gonzales Bermejo – Ateşi Tutmak
Belge Yayınları
304
Uruguaylılar sokaklara dökülerek demokrasinin gelişini hızlandırdılar. 1984 Ocağında ülkede bir genel grev başlatıldı ve dört ay sonra tüm ülkede yarım milyon Uruguaylı askerlere karşı bir tencere konseri düzenlediler. Tıpkı komşu ülke Arjantin'de olduğu gibi Uruguay'da da tüm siyasi mahkumların affedilmesi amacı ile güçlü bir insan hakları hareketi oluşturuldu. Profesyonel politikacılar ise sadece düşünce suçlularının affedilmesini ve affın Tupamarolar gibi eylemci mahkumlar için geçerli olamasını istiyorlardı. Sendikalar birliği, öğrenci dernekleri ve barolar birliği, sınırsız af isteğinde birleştiklerinde, politikacılar da pes ettiler. Her iki büyük parti de seçimi kazandıkları taktirde tüm siyasi tutukluların serbest bırakılacağına dair söz verdi. Kasım 1984'teki genel seçimlerin sonucunda Colorado Partisi'nin başkan adayı Julio-Maria Sanguinetti kazandı ve 1 Mart 1985'te, yaklaşık 12 yıllık dikta rejimi sonunda askerler yönetimi sivillere bıraktılar.