Versus Kitap
112
Yirminci yüzyılın az sayıdaki karanlık, nihilist düşünür-yazarlarından Albert Caraco külliyatı, 'Kaosun Kutsal Kitabı'nın ardından 'Post Mortem'le devam ediyor.
Caraco'nun en anlaşılır metni olsa da, Eser'in bütünlüğüne dahil: Son derece yalın, ama aynı ölçüde incelikli, 'alengirli', daima muhteşem, daima katlanılmaz. Caraco'nun paradokslardan aldığı haz bu kısa ve otobiyografik metnin her yanından fışkırıyor. Müteveffa 'Sayın Anne'nin ardından yazılan bu metin sevgi ile nefretin incelikli oyunlarının sergilendiği ender eserlerden biri. Nefretini açıkça ifade eden Caraco, nevropatça tiksindiği yaşamının kaynağı olan, doğuran, hadım eden bu 'Sayın Anne' figürü karşısında sevgisini de gözler önüne serer.
Bu 'hayal kırıklığına uğramış hümanist'in, bu 'insanlık holocauste'u tellalı'nın gözünden, tek lütfa değer varlığa, 'Sayın Anne'ye yazılmış bu 'kara-lama', Caraco'nun soğuk nesnelliğiyle gizlemeye çalıştığı ama bütün ketlenmelerinin ve yaratısının belki de temellerinde bulunan bir kırılganlığın, acının, en güzel, en lirik ifadelerindendir.
Bu yas anlatısı, aynı zamanda, Ezeli Dişi üzerine, her varlığın içindeki tensel ve tinsel dişi üzerine de bir tefekkürdür.
Her sayfada tek paragraflık yazı tarzıyla, Caraco, tekrar tekrar okumaya, düşünmeye ve belki de boşlukları, kâğıdın, yaşamın boşluklarını doldurmaya ya da bu boşluklara bakabilme cesaretine sahip olmaya davet ediyor bizi...