Murat Kocaaslan – IV. Mehmet Saltanatında Topkapı Sarayı Haremi

e-kitap indir
IV Mehmet Saltanatında Topkapı Sarayı Haremi: İktidar,Sınırlar ve Mimari Kitap Kapağı IV Mehmet Saltanatında Topkapı Sarayı Haremi: İktidar,Sınırlar ve Mimari
Murat Kocaaslan
Kitap Yayınevi
303

17. yüzyılda Fransız seyyah J. B. Tavernier, Topkapı Sarayını tasvir ederken, hareme ilişkin bilgi vermesinin mümkün olmadığını, zira hareme girmenin neredeyse imkânsız olduğunu söyler. Tavernier'in, fazla görünmediklerini söylediği hareme mensup kadınların etkinlikleri, perde arkasından da olsa hiç küçümsenemeyecek ölçüdeydi ve her biri birer başrol oyuncusuydu. 17. yüzyılda gelişen olayların ve şartların tanıdığı olanaklar ölçüsünde konumları yükselen valide sultanlar her alanda etkinliklerini artırdı. Artık "saray" ve özellikle "harem" siyaset oyununun sahnelendiği yerdi. Bu oyunda sultan başrolden düşmüş, yerini başkaları almıştı. 16. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Topkapı Sarayı Haremi ön plana çıkmaya başladı. Özellikle valide sultanların artan siyasi gücünün yanında darüssaade ağalarının siyasi güce kavuşmaları da bunda önemli bir rol oynadı. Ancak Harem'in asıl etkin bir rol oynamaya başlaması, 17. yüzyılın başında şehzadelerin sancaklara gönderilmeyip yerine haremde yaşamaya başlamasıyla oldu. Bu yeni durumla birlikte Osmanlı hanedanı içinde süregelen iktidar oyununun sahnelendiği yer harem oldu. Yazar Murat Kocaaslan, Topkapı Sarayı haremini ele aldığı bu çalışmasında, Osmanlı hanedanı üyelerinin yaşadığı haremin mimari örgütlenmesini ve kadınların mimariye olası etkilerini, özellikle IV. Mehmed'in saltanat dönemi çerçevesinde tartışıyor. Bununla birlikte haremdeki mimari örgütlenmenin beraberinde getirdiği "bilinçli" veya "bilinçsiz" olarak oluşturulan sınırlara dikkat çekiyor. Osmanlı hanedan üyelerinin yaşadığı haremde mimari şekillenmenin doğrudan statüyle ilgili olduğunu, bu örgütlenme içinde haremde yaşayan her bir bireyin sınırlarının kesin olarak çizildiğini ve bu sınırların aşılmasına izin verilmediğini ileri sürüyor. Haremdeki bu sınırların mimariye bire bir uygulandığını ortaya koyuyor. Bu anlamda haremdeki mimari örgütlenmenin sarayın genel mimari örgütlenmesiyle de örtüştüğünü belirtiyor. Dr. Murat Kocaaslan, halen Hacettepe Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümünde çalışıyor.


!!! KIRIK LİNK BİLDİRİM FORMU !!!

e-kitap indir

Joseph de Tournefort – Tournefort Seyahatnamesi

e-kitap indir
Tournefort Seyahatnamesi Kitap Kapağı Tournefort Seyahatnamesi
Joseph de Tournefort
Kitap Yayınevi
596

Fransa krallık bahçelerinin, başka bir deyişle günümüzdeki Doğa Tarihi Müzesi'nin bitkibilimcisi Joseph Piton de Tournefort, bu kurumun düzenlediği araştırma gezilerinin öncüsüdür. XIV. Louis ve bakanı Pontchartrain'in buyruğuyla yeni bitkiler bulmak göreviyle 1700'de Levant'a gönderilen J. P. De Tournefort, yalnızca bitkibilimcilik görevini yapmakla yetinmemiş, doğmakta olan Aydınlanma Çağının Doğu insanları ve toplumlarına yönelik yeni bakışını da biçimlendirmiştir.

Anlatısının birinci cildi, Ege adalarının hemen hemen eksiksiz bir incelemesini kapsar. Otuz beş ada ve adacığı ziyaret eder ve başka adaları da yerinde derlediği bilgilerle betimler. Tournefort bu adalara günümüzün bir turisti gibi bakmaz, bunun yerine rüzgarların ve korsanların kemirdiği bir toplumu, salgın hastalıkları, batıl inançları, günlük yaşamları ve acımasız yöneticileri ile ilk kez açık seçik gözler önüne serer. Tournefort ikinci ciltte önce uzun uzun İstanbul'u anlatır. Sonra da Anadolu'ya boydan boya aşarak bizi 18. yüzyılın hemen başlarındaki Tokat, Trabzon, Kars, Ağrı, Amasya, Ankara, Erzurum, Bursa ve İzmir ile yüzlerce Osmanlı kasabasına götürür. Tournefort kendini Osmanlı topraklarıyla da sınırlamaz, Tiflis ve Erivan'a (Revan) kadar gider ve ona tamamen yabancı bir dünyayı yorumlamaya çalışır. Gezileri sırasında İran'ı Batıya bağlayan ve Anadolu boyunca uzayıp giden büyük kervan yollarını kullanır, ilk bakışta birbirine karşıt gibi görünen, ama aslında hep birbirine bağımlı olan ve birbirini tamamlayan Doğu ve Batı dünyaları arasındaki bağların önemini vurgular. Değerli tarihçi Stefanos Yerasimos'un yazdığı giriş ve notlarla..."


!!! KIRIK LİNK BİLDİRİM FORMU !!!

e-kitap indir

Jeremy Black – Top, Tüfek, Süngü

e-kitap indir
Top, Tüfek, Süngü: Yeniçağdaş Savaş Sanatı (1453-1815) Kitap Kapağı Top, Tüfek, Süngü: Yeniçağdaş Savaş Sanatı (1453-1815)
Jeremy Black
Kitap Yayınevi
288
Top, Tüfek ve Süngü'de birbirinden ilginç makale ve öykü var. Bu öykülerden birinde Avrupa'daki eski savaş adabıyla karşılaşıyoruz. 11 Mayıs 1745 günü saat 11.00 sularında İngiliz piyadelerinden oluşan büyük bir askerikol, Fransa-Belçika sınırı yakınlarındaki Fontenoy köyünde mevzilenmiş Fransız hattına doğru ilerliyor. Hasımlar birbirlerine iyice yaklaşınca, bir İngiliz subayı öne çıkıp iddiaya göre büyük bir içtenlikle Fransızları ilk ateşi açmaya davet ediyor. Top Tüfek ve Süngü 16. Yüzyıldan 19. Yüzyıl başlarındaki Napolyon savaşlarına kadar uzanan süreçte Avrupa'yı baştan başa kasıp kavuran kara ve deniz savaşlarını ve günümüz Avrupa devletlerinin savaş mekanizmalarının gelişimini ele alıyor.

!!! KIRIK LİNK BİLDİRİM FORMU !!!

e-kitap indir

Cihan Yüksel Muslu – Osmanlılar ve Memluklar

e-kitap indir
Osmanlılar ve Memluklar: İslam Dünyasında İmparatorluk Diplomasisi ve Rekabet Kitap Kapağı Osmanlılar ve Memluklar: İslam Dünyasında İmparatorluk Diplomasisi ve Rekabet
Cihan Yüksel Muslu
Kitap Yayınevi
332

Osmanlı hükümdarı I. Bayezid 1393'te Memluk elçisi Emir Hüsâmeddîn Hasan el-Kuckûnî'yi kabul etti. Bayezid, Memluk Sultanı Berkuk'un yolladığı armağanları sunan elçiye kendisinin Berkuk'un "memluk"u, yani kölesi olduğunu belirtti. Osmanlı tarihinde "Yıldırım" olarak da bilinen Bayezid, Balkanlar ve Anadolu'daki topraklarını hızla genişletmesine karşın, 1250'lerden beri kadim İslam topraklarına egemen olmuş ve "İslamın ve Müslümanların Sultanı" unvanını taşıyan Memluk hükümdarının dengi değildi ve kendisi de bunu bu ifadeyle kabul ediyordu. Bayezid'den dört kuşak sonra ise Osmanlı Sultanı II. Bayezid bir başka Memluk elçisini kabul etti. 1485'teki bu kabul merasimi, 1393'tekinden çok farklıydı. Osmanlı divanından biri, Memluk elçisi Emir Canibeg'e "Siz [Memluklar], Kâfir oğulları, kimsiniz ki Haremeyn'e [Mekke ve Medine'ye] hükmedesiniz? O topraklar, sultanoğlu sultan olduğu [için] bizim sultanımıza daha uygundur" dedi. Bayezid'in Memluk elçisine tek bir kelime bile etmemesi bu sözlerden çok daha fazlasını anlatıyordu. Anlaşıldığı üzere, Memluk sultanının hizmetinde olduğunu belirten I. Bayezid'den bu yana Osmanlı ve Memluk hükümdarları arasındaki güç dengesi neredeyse bütünüyle değişmişti. Osmanlıların güçlerini önceleri Memlukların yanına, sonra da giderek karşısına yerleştirmeleriyle meydana gelen bu kayma, kendini en açık şekliyle diplomatik görüşmelerde belli etmişti. 1360'lardan 1512'ye değin süren dönemde bu iki Sünni Müslüman devlet arasında neredeyse aralıksız süren görüşmeler hem rekabete hem de anlaşmaya yönelik bir dizi davranış biçiminin ve dilin gelişimini sergiler. Bu kitap iki güç merkezi arasındaki diplomasi ağını inceleyerek, bu gelişimin her devletin imaj yaratma süreçleri ve tarihyazımı içindeki yerini irdeliyor. Özellikle, Osmanlıların 1517'de Memluk topraklarını fethetmelerinden önceki son beş yılı kapsam dışı bırakarak, Memlukların bu ilişkilerin büyük bir bölümünde ideolojik ve siyasal açıdan Osmanlılardan üstün oldukları fikrini vurguluyor. Cihan Yüksel Muslu Houston Üniversitesinin tarih bölümünde doçent olarak görev yapıyor. 2007 ile 2015 yılları arasında Dallas'taki Texas Üniversitesinde çalıştı. Doktora çalışmasını Harvard Üniversitesinde Tarih ve Ortadoğu Araştırmaları üzerine yaptı.


!!! KIRIK LİNK BİLDİRİM FORMU !!!

e-kitap indir