Alun Munslow – Tarihin Yapısökümü

e-kitap indir
Tarihin Yapısökümü Kitap Kapağı Tarihin Yapısökümü
Alun Munslow
Ayrıntı Yayınları
291

Tarihe, özellikle kendi tarihine çok meraklı olup da tarihçi ve tarih metninin kendisi üzerinde pek durmayan bir entelektüel iklimde bu soruların hayati önemi ortadadır. Focault'ya göre ifade edersek, tarih geçmiş hakkında tarihçilerin çağdaş söylemlerinden ibarettir ve bu tarih, her bilgi gibi iktidar ilişkilerinin kurulmasında ve sürdürülmesinde kullanılır.
Bir insanın yüzündeki çizgilere bakarak neleri yaşadığını çıkarabilir miyiz? Kaldı ki ortada kendisi değil de bir fotoğrafı, heykeli ya da resmi varsa, bunlar o insanın yaşadığı gerçekliği ne kadar yansıtır? Dolayısıyla, çizgilere bakılarak yazılanlar ve bu yazıları okuyanların yazdıkları nasıl bir tarihtir? Geçmiş ve bir daha geri gelmeyecek hayat deneyimin bıraktığı izlere bakarak aslına uygun olarak yeniden yaratmak mümkün müdür? Yani nesnel ve tek bir tarih yazılabilir mi? Yüzdeki aynı çizgilerden hem aşk acısı hem geçim sıkıntısı hem de kurak iklimin izleri okanabiliryorsa, tarihçinin kurduğu tarih metninin edebiyatçının kurduğu öyküden farkı nedir? İşte Alun Munslow Tarihin Yapısökümü'nde bu sorulara yanıt arıyor.Tarih salt zihinsel ya da salt dilsel bir kendilik olmadığı gibi nesnel de olamaz. Geçmişten bize kalan izler vardır. Ama bu izler kendi başlarına dilsizdir: Onları dillendiren tarihçidir. Tarihçi, fiilen varolan geçmişe açıklayıcı, ideolojik, siyasi nedenlerle hikayeler dayatarak bir anlatı, yani taih yaratır. Daha doğrusu, Foucault'nun "epistem"lerinin art arda dizilişi gibi, mecazların akışıyla yaratılan bir anlatıyla gerçeklik etkisi yaratır tarihçi.

Dilin gerçekliği ne kadar yansıtabildiği, tarih ve tarihçinin neyi anlattığı, tarihsel gerçeklerin ne kadar gerçek olduğu soruları ortadayken yine de tarih yazılabilir mi? Yoksa şöyle mi demeliyiz: Tarih mümkün değildir, geçmiş olsun


!!! KIRIK LİNK BİLDİRİM FORMU !!!

e-kitap indir

Farhad Daftary – Alamut Efsaneleri

e-kitap indir
Alamut Efsaneleri Kitap Kapağı Alamut Efsaneleri
Farhad Daftary
Yurt Kitap Yayın
296

Dağın Yaşlı Adamı’nı ve fedailerini Sünni kaynaklar ve

Batıdan gelen gezginler mi abartarak kötü göstermişti...

Fedailer gerçekten de haşhaş bağımlısı suikastçılar mıydı?

“Cennet Bahçesi” için mi kendilerini feda ediyorlardı?

Yoksa Hasan Sabbah ve fedaileri gerçekten birer efsane miydi?

Nizari İsmailileri, Ortaçağ Avrupa’sında “Haşaşiler” ismiyle nam salmışlardır. Haşhaş kelimesinden türetilen bu yanlış isim, XII. yüzyılın başlarında Ortadoğu’da varlık gösteren bu gizemli tarikatın üyeleriyle ilk olarak temasa geçen Haçlılar ve yanlarında gelen batılı yazarlar sayesinde geniş kitlelere yayılmıştır. Ortaçağ Avrupa halkları da Haşaşilerin gizli faaliyetleri ve onların gizemli liderleri Dağın Yaşlı Adamı Hasan Sabbah ile ilgili bir dizi hikâyeyi kulaktan kulağa aktarmışlardır. Zaman içinde, Marco Polo’nun kalemiyle zirveye ulaşan Haşaşi efsaneleri hiçbir temele dayanmadan oraya buraya çekilmişler ve Haşaşi’nin karşılığı olan “assasin” kelimesi, ihmalkâr bir etimoloji ile Avrupa dillerine “katil, suikastçı” anlamına gelen bir kavram olarak girmiştir.

Elinizdeki kitap, Önderleri Hasan Sabbah’ın kandırmacalarıyla, haşhaş içerek kendilerini ölüme atan şuursuz bir topluluk gibi gösterilmeye çalışılan İsmaili topluluğunun, gerçekte kim olduklarını anlamamızı sağlayacaktır...


!!! KIRIK LİNK BİLDİRİM FORMU !!!

e-kitap indir

İlhami Durmuş – İskitler

e-kitap indir
İskitler Kitap Kapağı İskitler
İlhami Durmuş
Kaynak Yayınları
242

İskitlerin tarihte oynadıkları rol, çeşitli kaynaklarda geçen adı, yayıldığı kültür coğrafyası, kimliği, siyasî tarihi ve kültürünün ortaya çıkarılması bu çalışmanın özünü oluşturmaktadır. İskitler, "Atlı Kavimler Medeniyetinin önemli bir halkasını oluşturmakla beraber, "Bozkır Kavimleri" arasında gerek siyasi tarihleri, gerekse kültürleri bakımından önemli bir yer tutmaktadırlar. Çin Seddi'nden Tuna nehrine kadar çok geniş bir sahaya yayılmış olan İskitlerin, aynı zamanda Kafkaslar'dan Anadolu'ya ve hatta Mısır önlerine kadar yayıldıkları hem arkeolojik buluntular hem de yazılı kaynaklarla aydınlatılmaktadır.

İskitler genelde yaşamış oldukları kültür coğrafyasından dolayı bir bozkır kavmidir. Kültürlerinin ana unsuru olan attan dolayı ise atlı kavimdir. Temsil ettikleri kültür atlı kültürdür. Onların coğrafyayla sabitledikleri evleri yoktur. Evleri öküzlerin çektiği arabalar üzerindeki çadırlarıdır. Bu özelliklerinden dolayı oplar için göçerevli ya da kağnılı tabiri kullanılabilir. İskit kültürü büyük ölçüde kurganlardan çıkarılan buluntularla aydınlatılmaktadır. Kurgan adını verdikleri mezarları onların ellerinden çıkan maddi kültür unsurları bakımından oldukça zengin mezarlardır. Bu özelliklerinden dolayı da onların oluşturdukları kültür kurgan kültürüdür. Bütün bu özellikleriyle İskitler hareketli bir kavimdir. Onların hayat tarzı sosyal, siyasi, iktisadi, dini, askeri yapısına ve sanat anlayışına büyük ölçüde etki etmiş bulunmaktadır.
İskitler, birçok eski bozkır kavmi gibi tarihin akışını değiştirmiş, tarihe yön vermiş bir kavimdir. Onlar kendi insanlarının yiğitliği ve kabiliyeti, atlarının hızı, yay ve oklarının mükemmelliği sayesinde her istedikleri coğrafyayı kendilerine kolayca yurt edebilmişlerdir.


!!! KIRIK LİNK BİLDİRİM FORMU !!!

e-kitap indir

Ernst Werner – Büyük Bir Devletin Doğuşu Osmanlılar (1300-1481)

e-kitap indir
Büyük Bir Devletin Doğuşu Osmanlılar (1300-1481) Kitap Kapağı Büyük Bir Devletin Doğuşu Osmanlılar (1300-1481)
Ernst Werner
Yordam Kitap
496

İmparatorlukların doğuşu tarih-yazıcılığının çekici, fakat bir o kadar da gizemli ve zor konularından biri olagelmiştir. Bu zorluk, Batı'da önyargılarla dolu bir araştırma alanı olan "Osmanlı İmparatorluğu" söz konusu olunca daha da artmaktadır. Aşağılayıcı, şoven dürtüler tarih çalışmalarını nesnellikten uzaklaştırmakta, "barbar, kanlı, fanatik, cahil" gibi nitelemeler tarih-yazıcılığını daha baştan sakatlamaktadır. Tek yanlı, yüzeysel ve övgücü Türk tarih-yazıcılığı da aynı şekilde sakatlayıcı bir etkiye sahiptir.

Peki, Namık Kemal'in "Cihângirâne bir devlet çıkardık bir aşiretten" diye özetlediği Osmanlı İmparatorluğu'nun oluşum süreci nasıl ele alınmalıdır? "Osmanlıları tarihin bütünlüğü içindeki yerine oturtmak" hedefiyle yola çıkan Werner'in Büyük Bir Devletin Doğuşu eseri, olumlu bir örnek oluşturuyor. Yazar, küçümseyiciliğe veya övgücülüğe kapıları kapatan nesnel bir anlayışla, tarihî maddeci yaklaşımla Osmanlı Devleti'nin ve Türk feodalizminin ortayı çıkışı ve gelişimini inceliyor. Werner, siyasi tarihçiliğin çoğu kez içinde kaybolduğu anlamsız saray entrikalarını bir yana bırakarak, Osmanlı Devleti'nin kuruluş sorununa bir "sınıflaşma süreci" ve bu sürecin yarattığı "üretim biçimi" bağlamında yaklaşıyor.

Werner, kitabında sadece Osmanlılarda feodalleşme sürecini ortaya koymakla kalmıyor; bu sürecin yarattığı sömürüye karşı halk direncini ve köylü ayaklanmalarını da anlatıyor. Yazara göre, "Şeyh Bedreddin ve Börklüce Mustafa isyanı tüm Türkiye tarihinin en önemli olayı"dır.

"Werner'in (günümüzde unutulmuş görünen) bazı gerçekleri bizlere yeniden hatırlatan bu eseri geçmişimize ilgi duyan herkesin kitaplığında yer almayı hak ediyor."
-Taner Timur-


!!! KIRIK LİNK BİLDİRİM FORMU !!!

e-kitap indir