Zecharia Sitchin – Tanrıların ve insanların Savaşları

e-kitap indir
Tanrıların ve insanların Savaşları Kitap Kapağı Tanrıların ve insanların Savaşları
Dünya Tarihçesi 3. Kitap
Zecharia Sitchin
Ruh ve Madde Yayınları
448

İnsanoğlu savaşmayı tanrılardan mı öğrendi? Nagazaki ve Hiroşima'ya atılan atom...
İnsanoğlu savaşmayı tanrılardan mı öğrendi?
Nagazaki ve Hiroşima'ya atlıan atom bombaları, binlerce yıl önce yaşanan İlk Nükleer Felaketin yalnızca bir tekrarı mıydı?
Dünya Tarihçesi dizisinin bu üçüncü kitabında Zecharia Sitchin, Nibiru/Marduk adıyla bilinen On İkinci Gezegenden yeryüzüne inen varlıkların önce kendi aralarında, sonra insanları da yanlarına alarak giriştikleri savaşları izini Sümer, Mısır ve Hint uygarlıklarının yazıtlarında ve efsanelerinde sürüyor.


!!! KIRIK LİNK BİLDİRİM FORMU !!!

e-kitap indir

Leyla Coşan – Tanrım Bizi Türklerden Koru

e-kitap indir
Tanrım Bizi Türklerden Koru: 16. Yüzyılda Almanların Türklerden Korunmak İçin Yazdığı Dualar Kitap Kapağı Tanrım Bizi Türklerden Koru: 16. Yüzyılda Almanların Türklerden Korunmak İçin Yazdığı Dualar
Leyla Coşan
Yeditepe Yayınevi
415

"Tanrım yardımcı ol bize sözlerinle
Papa'nın ve Türklerin cinayetini engelle
Senin oğlun olan İsa'yı
İsterler senin tahtından indirmeyi"
Martin Luther'in Türklere Karşı Çocuk Duası

Avrupa arşivleri ışığında "Avrupa'da Türk Korkusu"nu ele alan titiz bir çalışma:

-Avrupa'da Türklere nasıl bakılıyordu?

-Türk deyince Batı'nın aklına gelenler.

-Martin Luther'in Türkler Hakkındaki Genel Görüşleri

-Tanrı'nın Cezası Olarak Gönderilen Türkler

-Deccal Türkler

-Yecuç-Mecuç Olarak Yorumlanan Türkler

-Martin Luther'in Türklere Karşı Çocuk Duası

Türklere karşı yazılan dualar içeriklerine göre beş farklı başlık altında incelenmiştir.

Bunlar sırasıyla çocuk ve gençlere yönelik dualar, evde okunacak dualar,

kilise duaları, savaş duaları ve özel bir kesime yönelik olmayan dualarıdır.


!!! KIRIK LİNK BİLDİRİM FORMU !!!

e-kitap indir

Konstantin Mihailoviç – Bir Yeniçerinin Hatıraları

e-kitap indir
Bir Yeniçerinin Hatıraları Kitap Kapağı Bir Yeniçerinin Hatıraları
Konstantin Mihailoviç
Ayrıntı Yayınları
144

Sırp Konstantin Mihailoviç İstanbul'un fethinden iki yıl sonra, 1455 yılında, Niş yakınlarındaki köyünden Türkler tarafından alınıp başkente götürülür. Yirmi yaşındaki Mihailoviç kısa süreli bir eğitimden sonra Yeniçeri Ocağı'na kaydedilir ve Osmanlı İmparatorluğu'nun Balkan topraklarından, Ege kıyılarına ve Tuna'ya uzanan fetihlerine, başarısızlığa uğrayan Belgrad Kuşatması'na, 1458 Mora, 1461 Sinop ve 1462'de Uzun Hasan'a karşı Trabzon Seferi'ne ve daha birçok savaşa ve sefere katılır.

Mihailoviç 1463'te, bir yeniçeriyken bu kez Macarlar tarafından ele geçirilir. Özgürlüğüne kavuştuktan sonra ilkin Bohemya'ya sonra Polonya'ya geçen Mihailoviç, Osmanlı İmparatorluğu'nda bulunduğu süre zarfında yaşadıklarını yazdırır. Tam olarak hangi dilde yazdırıldığı bilinmeyen bu kroniğin bugüne kadar gelen Çek ve Leh versiyonları mevcut olmakla birlikte Sırpça olması gereken orijinali ortalıkta yoktur.

Konstantin Mihailoviç hatıratında, on yıl hizmetinde bulunduğu Osmanlıların dinsel yapılarını, kurumlarını, kuruluşundan II. Bayezid'e kadar hanedanın tarihini, kimi ikinci elden anlatıları, imparatorluğun gelenek ve göreneklerini anlatmaktadır. Mihailoviç hatıratında tüm bunların yanı sıra, Polonya ve Macaristan krallarının Osmanlılarla yapacakları muhtemel savaşlarda kullanabileceği bilgiler de yer almaktadır.


!!! KIRIK LİNK BİLDİRİM FORMU !!!

e-kitap indir

Johan Huizinga – Ortaçağın Günbatımı

e-kitap indir
Ortaçağın Günbatımı Kitap Kapağı Ortaçağın Günbatımı
Johan Huizinga
İmge Kitabevi
488

Antik uygarlığın sonu olarak kabul edilen 5. yüzyıl ile Rönesans'ın ortaya çıktığı 15. yüzyıl arasındaki bin yıllık döneme, tarih meraklısı bir Italyan din adamı Medio Evo (Ortaçağ) adını vermiştir. Bu adlandırma çok büyük bir kabul görmüştür. Ortaçağ, Rönesans döneminde ve daha sonra, batı kültürünün ve uygarlığının başlıca arınma alanı olmuştur. İnsanların tarih karşısında tapınma merakları, kusurları, hataların bir ilk nedeninin bulunduğu yere olduğu kadar, her türlü istenmeyen unsurun sürgüne gönderileceği bir yere de duydukları gereksinim, Ortaçağa böyle bir özellik kazandırmıştır. Her türlü kötülüğü buraya gönderen insan kendi dönemini arındırdığına inanmıştır. Huizinga, bir toplumun kendini kavrama ve ifade etme biçiminin hiyerarşik terimler içinde olduğunu ortaya koyduktan sonra, sönmekte olan kültüre renginive tonunu veren şövalyaliğin, geçmişin şanını yaşatma kaygısı içinde nasıl bir anakronizmaya düştüğünü sergiliyor, bu toplumsal tabakanın kendini, aslında, kahramanlık ve aşk düşü içinde ortaya koyduğunu belirtiyor. Şövalyelik tarikatları, askerlik ve siyasette şövalyelik ülküsü stilize edilmiş aşk bu aşka ait kurallar ve kırsal hayata olan düşüklük çok parlak bir biçimde inceleniyor.

Zenginlere duyulan kinin din şeklinde ortaya çıktığını gösteren tarihçi, gerçekte, dinselliğin tümüyle bu dünyaya yönelik endişelerden kaynaklandığını sergiliyor. Bunun yanında, dinselliğin biricik ifade olanağını dağlamasının yol açığı tarikat bolluğunun, rekabete ve aşırı dindarlaşmaya, dinle ilgisi olmayan şeylerin de dinselleştirilmesine neden olduğunu açıklıyor. Bu kitap okunduğunda, 14. ve 15. yüzyıllar Batı Avrupa zihniyetiyle günümüz Türkiye'sinde kimi çevrelerde geçerli olan zihniyet kalıpları arasındaki çarpıcı benzerlikler şaşırtıcı olmamalıdır. Dünyayı açıklamanın yollarından yoksun kalındığında, düş kurmak, gerçekle hayali karıştırmak kaçınılmaz olur.


!!! KIRIK LİNK BİLDİRİM FORMU !!!

e-kitap indir