Ted Grant & Alan Woods – Aklın İsyanı

e-kitap indir
Aklın İsyanı: Marksist Felsefe ve Modern Bilim Kitap Kapağı Aklın İsyanı: Marksist Felsefe ve Modern Bilim
Ted Grant & Alan Woods
Yordam Kitap
480

Aklın İsyanı, 20. yüzyılda bilim alanında yaşanan önemli gelişmeleri ve bilimsel keşifleri ele alarak diyalektik materyalizm teorisini bir ileri aşamaya taşıyan önemli bir yapıt olarak kabul edilir. Yaşam nasıl ortaya çıktı, matematik gerçeği yansıtır mı, akıl bir makine mi, dinozorlar neden yok oldu?.. Bunlar geçtiğimiz yüzyılın olduğu kadar şimdinin de/bu yüzyılın da “büyük” soruları… Yazarlar, Marx ve Engels’in doğaya, topluma ve bilime hükmeden kanunların birliğini savunan diyalektik materyalizmini modern bilimin ışığında ele alıyor.

Kitabın tek teorik katkısı bu değil. Woods ve Grant, bir taraftan Marksist felsefe ile bilimin yeni teorileri arasındaki ilişkiyi ortaya koyup diyalektik materyalizmi doğa bilimleri üzerinden anlatırken, diğer taraftan modern bilimin nerelerde “raydan çıktığını” gösteren bir çerçeve de sunuyor okura. “Kesinsizlik ve İdealizm” tartışmalarından “Bencil Gen”e, “Büyük Patlama”dan “Marksizm ve Darvincilik” ilişkisine, “Kuantum mekaniği”nden “Jeolojinin diyalektiği”ne kadar birçok konuyu, bilim dünyasındaki güncel gelişmeler ve Marksist yöntem bağlamında yeniden değerlendiriyorlar.

Aklın İsyanı, sadece, kapitalizmin krizini bilim üzerinden okuyan bir kitap değil; aynı zamanda bilimin krizine de ışık tutan ve bilim tarihi yazınında önemli yeri olan bir kitap.

“Doğada, son tahlilde, diyalektik hüküm sürer.”

Engels


!!! KIRIK LİNK BİLDİRİM FORMU !!!

e-kitap indir

Taner Timur – Felsefe, Toplum Bilimleri ve Tarihçi

e-kitap indir
Felsefe, Toplum Bilimleri ve Tarihçi Kitap Kapağı Felsefe, Toplum Bilimleri ve Tarihçi
Taner Timur
Yordam Kitap
494

On yıllara yayılan tarih ve felsefe okumalarına dayanan ve üç yıllık yoğun çalışmanın ürünü olan bu kitap, Taner Timur çalışmalarının yeni bir doruğunu oluşturuyor. Çalışma, tarih-yazıcılığı ile felsefe ve toplum bilimlerinin, tarih boyunca yer yer birbirleriyle buluşan, fakat çoğu zaman da birbirinden kopuk ve bağımsız bir gelişme çizgisi izleyen öykülerini anlatıyor.

Felsefe ve bilimin beşiği olan Eski Yunan, tarihçiliğin de beşiği olmuştu; fakat Aristo, genelle değil, özelle uğraşan tarih-yazıcılığını bilim saymıyordu. Bu görüş, din adamları ve ilahiyatçıların kontrolü altında tüm Ortaçağ boyunca da geçerli oldu.

Rönesans'ın, kutsal tarih anlayışında açtığı gedikler, 17. yüzyıl rasyonalist filozoflarının darbeleri ile genişledi ve izleyen yüzyıla da Kant'ın "Aydınlanma" dediği "aklın zaferi" damgasını vurdu. Böylece, modernizm, Weber'in "büyülerin bozulması" olarak adlandırdığı süreç sonucunda doğdu.

19. yüzyıl, Hegel'in "yöntem"inde Aydınlanma'yı diyalektik bir devinime dönüştürdü; fakat yine Hegel'in "sistem"inde tarih, "Mutlak Espri" şeklinde sona eriyordu. Marx ve Engels, Hegel'in diyalektik yöntemini benimsediler ve kapitalizmin sağladığı bütünlüğü toplum bilimlerindeki gelişmelere dayanarak tarihî maddecilik adını verdikleri kuramsal çerçevede açıkladılar. Böylece metafizik sentezin yerini sosyoekonomik analize dayanan bilimsel eleştiri alıyor ve kapitalist küreselleşmenin gizlemeye çalıştığı uzlaşmaz çelişki ortaya konulmuş oluyordu.

Krizler, devrimci atılımlar ve karşı-devrimler içinde geçen 19. yüzyılı, iki kanlı dünya savaşına sahne olan 20. yüzyıl izledi. Kapitalizm dünyayı bütünleştirir, eşitsizlikler içinde "küresel bir köy" haline getirirken kapitalist işbölümü de bilimde iş bölümünü artırıyor, "uzmanlaşma"yı geliştiriyordu. Böylece gitgide daha çok "uzmanlaşan" bilim dalları sadece "bütün"ü değil, birbirlerini de anlayamaz hale geldiler. Mikro-tarih, mikro-iktisat, mikro-sosyoloji vb, tüm bilimler yerleşik çıkarlarla uzlaşıyor ve "bilimsel tarafsızlık" kisvesi altında küresel kapitalizmi bir kader gibi sunma yarışına giriyordu.

Günümüzde bilim ve tarih-yazıcılığı küreselleşme ile gettolaşma arasındaki çelişkileri ve gerginlikleri yaşıyor. Bu kitapta Aristo'dan Heidegger ve çağdaş tarihçilere kadar bu gelişmenin öyküsü anlatılıyor.


!!! KIRIK LİNK BİLDİRİM FORMU !!!

e-kitap indir

Taner Timur – Marksizm, İnsan ve Toplum

e-kitap indir
Marksizm, İnsan ve Toplum Kitap Kapağı Marksizm, İnsan ve Toplum
Taner Timur
Yordam Kitap
256

Kişiliğimizi hangi öğeler belirliyor? İçinde bulunduğumuz toplumsal yapılar mı? Bireysel öznelliklerimiz mi? Yoksa her iki unsurun ortak etkisi mi? Kapitalizm nasıl bir insan tipine dayanıyor? Ve bu insan tipini yaratmak için bilim ve felsefeyi nasıl seferber ediyor? Psikoloji, antropoloji, psikanaliz ve nörobiyolojinin bu sürece katkıları nelerdir? Bu sorular son elli yılın felsefe ve insan bilimleri tartışmalarının en çekici başlıklarını oluşturuyor.

Bu sorulara belki de en ilginç yanıtlar insan faktörünü kapitalizm bağlamında eleştiren Marksist düşünürlerden geldi. Ve bu kitap da insan ve toplum sorunsalına çok önemli katkılarda bulunan bazı düşünürleri tanıtıyor, onların ileri sürdükleri tezleri tartışıyor. E. Balibar ve Marksist felsefe, L. Althusser ve psikanaliz, L. Sève'in Marx'a dayandırdığı kişilik kuramı ve P. Bourdieu'nün insanla toplumu, "habitus"le toplumsal "alan"ı birleştirme çabaları düşünürlerin temel eserlerine dayanılarak irdeleniyor. Ayrıca, Batı'da büyük tartışmalar yaratmış eserler ışığında, son dönemin yükselen disiplini nörobiyolojinin insan sorununa tek başına yanıt verip veremeyeceği sorgulanıyor.

İnsanın "öz"ü var mı, yok mu? Varsa bu "öz" nedir? İnsan toplumun bir yan ürünü mü? Yoksa önemli bir parçası mı? Ya da insan nöron bağlantıları dışında bir gerçeği olmayan bir sinir yumağı mı? Gerçekten insan nedir?


!!! KIRIK LİNK BİLDİRİM FORMU !!!

e-kitap indir

Terry Eagleton – Tanrı’nın Ölümü ve Kültür

e-kitap indir
Tanrı'nın Ölümü ve Kültür Kitap Kapağı Tanrı'nın Ölümü ve Kültür
Terry Eagleton
Yordam Kitap
272

Terry Eagleton bu kitabında, özellikle 11 Eylül saldırısından bu yana gündemi işgal eden köktendinciliğin yükselişinden hareketle şu soruyu soruyor: Tanrı yeniden mi dirildi? Yoksa aslında hiç ölmemiş miydi?

Kitap, Aydınlanma düşüncesinin "Tanrı katli"ni hedeflediği iddiasını sorgulayarak başlar. Sekülerleşme sonucu Tanrı'nın ağır bir darbe aldığını teslim etse de, tümüyle yok olmaktan ziyade farklı kılıklara büründüğünü savunur. Seküler bir çağda ne Tanrı eski haliyle var olabilir ne de din, doğru; ama bıraktıkları boşluk, vekaleten bile olsa, mutlaka başkalarınca doldurulmalıdır. Çünkü Tanrı, kimi zaman iktidara saplanmış bir diken rolü üstlendiyse de, ağırlıkla siyasi egemenliği meşrulaştırmanın en güçlü yollarından biri olagelmiştir. Eagleton, Akıl'dan sanata pek çok şeyin, Tanrı'ya vekalet eden aşkınlık formları sunmaya soyunduğunu söyler. Bu vekillerin en maharetlisinin ise, kavramın geniş anlamıyla kültür olduğu kanaatindedir.

"Dillere düşmüş duygulanım yoksunluğuyla" postmodern toplum, Tanrı'ya ve vekili kültüre uyulan ihtiyacı hükümsüz kılıyor ve bu haliyle "ateist bir toplum" öngörüyor gibidir. Oysa öte yanda köktendincilik yükselir. Dolayısıyla, evet, Tanrı yine ölmemiştir; ama bunu kendi kahramanca direnişinden ziyade, "insanların Tanrı'nın cenaze töreninde kendilerini yeniden yaratma olanağını görmeyi başaramamış olması"na borçludur.

Günümüzün en üretken Marksist düşünürlerinden biri olan Terry Eagleton, her zamanki keyifli ve akıcı üslubuyla bakışını bu kez dinin kültür düşüncesi ile ilişkisine çeviriyor. Eski sorulara yeni yanıtlar veriyor, kolaycı yanıtlara zor sorular soruyor.


!!! KIRIK LİNK BİLDİRİM FORMU !!!

e-kitap indir