Pierre Clastres – Devlete Karşı Toplum

e-kitap indir
Devlete Karşı Toplum Kitap Kapağı Devlete Karşı Toplum
Pierre Clastres
Ayrıntı Yayınları
192

Nüfusları kırk ila birkaç bin kişi arasında değişen yüzlerce kabilenin, Güney Amerika kıtasının her metre karesini kullanarak ve ekolojik ortamla tam bir uyum içinde sürdürdükleri yaşama ilkel; istila ve katliamla ele geçirdikleri kıtayı hızla tahrip eden Batılıların yaşamına ise uygar demek, inandırıcılığını çoktan kaybetti. Fransız antropolog Pierre Clastres sayesinde, ilkel toplum ile uygar toplum arasındaki ayrımı, devletsiz toplum ile devletli toplum arasındaki ayrım olarak okumak gerektiğini artık öğrenmiş bulunuyoruz. Bugün, devletsiz toplum ile devletli toplum arasındaki derin uyuşmazlığı her yönüyle ortaya koyabiliyor ve buradan devlete karşı toplum lehine birtakım sonuçlar çıkarabiliyorsak, bunu Clastres’ın antropoloji ile siyaset felsefesini büyük bir ustalıkla harmanlayan gözü pek girişimine borçluyuz.Devlet, despotluk ve kiliseden habersiz; çevreyle uyumlu ve ihtiyaçları ölçüsünde bolluk içinde yaşayan ilkel toplum; devletli toplumların Bir’e, iktidara tapan, kıyıcı, hoşgörüsüz, tahakkümcü zihniyetine, XX. yüzyıla kadar nasıl direnebilmiş ve ayakta kalabilmişti? “Söz”ün gücüne büyük önem veren ve iktidarın, eşitsizliğin kokusunu alır almaz, peygamberlerinin peşine takılıp Kötülüğün Olmadığı Ülke’yi aramaktan çekinmeyen bir toplumun bilgeliği nereden kaynaklanıyordu? Bu toplum, eşitsizliği, despotun iktidarını önlemeyi ve bütünlüğünü korumayı nasıl başarmıştı? Ve hangi talihsiz, önlenemez noktada, ilkel toplum, uygar dediğimiz bugünkü devletli topluma dönüştü?Clastres’a göre, devletin kökeni bilmecesinin çözümü, belki de, kaos-doğa-iktidar ilişkisine atfedilen anlamda yatıyor. İlkel ya da devlete karşı toplum, iktidarı, doğanın bir benzeşiği, toplumu kaosa sürükleyebilecek, kontrol edilemez, olumsuz bir güç olarak belirlerken; uygar ya da devletli toplum, iktidarı, doğanın kaosuna son verebilecek, onu kontrol altına alabilecek, olumlu bir güç olarak gördü. İlkel toplum, doğayı mitsel-dinsel bir çerçeve içine kapatarak zararsız hale getirmeye çalışırken; uygar toplum, doğayı iktidar, devlet aracılığıyla bir köleye dönüştürdü ve sonunda tahrip etti. Doğanın kaosundan kurtulmaya çalışan uygar toplum, şimdi kendi yarattığı uygarlığın kaosuna batmış bulunuyor. Bu durumda bir kez daha sormak istiyoruz: Vahşiler mi daha bilgeydi, biz mi daha bilgeyiz? “Clastres’ın ortaya attığı sorulardan, yönelttiği eleştirilerden sosyalizm düşüncesinin kendisini yenilemesi için çıkarabileceği dersleri görmemek için yüksek dozda art niyet gerekli. Bugün onanmaz gibi gözüken yaralarla bitap durumda soluklayan sosyalizm düşüncesi, insanların geçmiş pratiklerinin böyle yeni baştan değerlendirilmesiyle kendisine yeni ufuklar bulabilir, yeniden canlanabilir. Sosyalizmin baştan aşağı dönüşmesi, kavramlarının tek tek sorgulanması demek, ne beylik bir iki kavrama kumaşı tersyüz edilmiş elbiseler giydirmek demektir, ne de ustaların kelamını nas olarak kabul edip, buna bitmez tükenmez şerhler yazmaktır. Bugün sosyalizm adına yapılacak en selametli iş, bilimci, prodüktivist, siyasal güç putperesti Marksizan dogmayı sosyalizmin başından kurtarmaktır.” Ahmet İnsel, Birikim


!!! KIRIK LİNK BİLDİRİM FORMU !!!

e-kitap indir

Pierre Clastres – Vahşi Savaşçının Mutsuzluğu

e-kitap indir
Vahşi Savaşçının Mutsuzluğu Kitap Kapağı Vahşi Savaşçının Mutsuzluğu
Pierre Clastres
Ayrıntı Yayınları

Clastres bu kitabında da, daha önce yayımladığımız Devlete Karşı Toplum’da yıkmaya giriştiği devlet efsanesinin temellerine ışık tutmaya devam ediyor. Toplumun ve siyasal iktidarın devletsiz var olamayacağını öne süren geleneksel antropolojiyi tersine çevirerek, toplumun temelini devletin değil, siyasetin oluşturduğunu saptıyor. Siyasal yaşamı olmayan toplum yoktur, ama devletsiz toplumlar vardır. Bunlar klasik antropolojinin iddia ettiği gibi gelişmemiş, olgunlaşmamış oldukları için değil, otoriteye, farklılaşmaya, bölünmeye karşı oldukları için devlete de karşı çıkmışlardır.Devlete Karşı Toplum’da daha çok devletsiz toplumun yapısal özellikleri üzerinde duran Clastres, Vahşi Savaşçının Mutsuzluğu’nda ağırlığı devletsiz toplumun kendini korumak için geliştirdiği mekanizmaların tanıtılmasına veriyor.Devletsiz toplumu devletli topluma göre açıklayan geleneksel bakış açısını tersine çeviren Clastres, Vahşi Savaşçının Mutsuzluğu’nda bu durumda devletsiz toplumdan devletli topluma nasıl geçildiğini açıklamaya çalışır. Evrimci, kesintisiz, çizgisel gelişmeyi varsayan model geçerliliğini yitirdiğine göre, bölünmenin, eşitsizliğin, devletin kökenini nerede aramak gerekir?“Peki, vahşilerin gerçeğinden nasıl bir ders çıkarabiliriz? Basitçe özetlemek gerekirse, devletin ortaya çıkışının kaçınılmaz olmadığını söyleyebiliriz. Yönetenler/yönetilenler, efendiler/köleler ayrımını tanımayan toplumlar var olduğu sürece, devletin insan doğasından kaynaklanmadığını kabul etmek gerekir. Peki, devlet bir kere ortaya çıkarsa geriye dönüş yok mudur? Bu noktada başlangıç sorununun şiddet sorunundan ayrı düşünülemeyeceği ortaya çıkıyor. Clastres’ın yapıtının gücü antropolojiye gerçekten önemli sorular yöneltmiş olmasından ve bu yolda gerekli olan yöntemsel araçları göstermiş olmasından geliyor.” Pierre Bouretz / Cumhuriyet Kitap


!!! KIRIK LİNK BİLDİRİM FORMU !!!

e-kitap indir