Jeremy Black – Top, Tüfek, Süngü

e-kitap indir
Top, Tüfek, Süngü: Yeniçağdaş Savaş Sanatı (1453-1815) Kitap Kapağı Top, Tüfek, Süngü: Yeniçağdaş Savaş Sanatı (1453-1815)
Jeremy Black
Kitap Yayınevi
288
Top, Tüfek ve Süngü'de birbirinden ilginç makale ve öykü var. Bu öykülerden birinde Avrupa'daki eski savaş adabıyla karşılaşıyoruz. 11 Mayıs 1745 günü saat 11.00 sularında İngiliz piyadelerinden oluşan büyük bir askerikol, Fransa-Belçika sınırı yakınlarındaki Fontenoy köyünde mevzilenmiş Fransız hattına doğru ilerliyor. Hasımlar birbirlerine iyice yaklaşınca, bir İngiliz subayı öne çıkıp iddiaya göre büyük bir içtenlikle Fransızları ilk ateşi açmaya davet ediyor. Top Tüfek ve Süngü 16. Yüzyıldan 19. Yüzyıl başlarındaki Napolyon savaşlarına kadar uzanan süreçte Avrupa'yı baştan başa kasıp kavuran kara ve deniz savaşlarını ve günümüz Avrupa devletlerinin savaş mekanizmalarının gelişimini ele alıyor.

!!! KIRIK LİNK BİLDİRİM FORMU !!!

e-kitap indir

Dimitri Gutas – Yunanca Düşünce Arapça Kültür

e-kitap indir
Yunanca Düşünce Arapça Kültür: Bağdat'ta Yunanca-Arapça Çeviri Hareketi ve Erken Abbasi Toplumu Kitap Kapağı Yunanca Düşünce Arapça Kültür: Bağdat'ta Yunanca-Arapça Çeviri Hareketi ve Erken Abbasi Toplumu
Dimitri Gutas
Kitap Yayınevi
240

Halife el-Mehdi, Aristoteles'in Topika'sının Arapça'ya çevrilmesini emretmişti. Nasturi patiği I. Timotheos, İS 782 civarında kitabı Süryanice'den çevirdi. Yunanca'sına danışmayı da ihmal etmedi. Mehdi iyi bir öğrenciydi; kitabı dikkatle okudu ve açık bir münazarada İslam'ı savundu. Tartıştığı Hıristiyan, Patrik I. Timotheos'tan başkası değildi. Timotheos, anılarında halifenin kendisiyle tanrıbilim tartışmasına girmesine ilk başta şaşırdığını; fakat daha sonra Mehdi'nin Hıristiyanlığa yönelttiği Bütün itirazlarını üstesinden geldiğini -gayet kibarca- anlatır. Aristoteles'in Topika'sı o dönemde sadece biriydi. Yunanca-Arapça çeviri hareketi Arap Abbasi hanedanının iktidara gelmesi ve ardından Bağdat'ın kuruluşuyla birlikte (İS 762) başladı. İki yüzyılda astroloji, simya, fizik, matematik, tıp ve felsefe gibi çeşitli konuları kapsayan dindışı bilimsel ve felsefi Yunanca eserlerin neredeyse tamamı Arapça'ya çevrildi. İnsanlık tarihinde yeni bir çağ başlatan bu hareket Perikles Atina'sı, İtalyan Rönesansı veya 16.-17. yüzyıl bilimsel devrimiyle aynı kategoride yer alır ve insanlık tarihi için çök önemlidir.


!!! KIRIK LİNK BİLDİRİM FORMU !!!

e-kitap indir

Cihan Yüksel Muslu – Osmanlılar ve Memluklar

e-kitap indir
Osmanlılar ve Memluklar: İslam Dünyasında İmparatorluk Diplomasisi ve Rekabet Kitap Kapağı Osmanlılar ve Memluklar: İslam Dünyasında İmparatorluk Diplomasisi ve Rekabet
Cihan Yüksel Muslu
Kitap Yayınevi
332

Osmanlı hükümdarı I. Bayezid 1393'te Memluk elçisi Emir Hüsâmeddîn Hasan el-Kuckûnî'yi kabul etti. Bayezid, Memluk Sultanı Berkuk'un yolladığı armağanları sunan elçiye kendisinin Berkuk'un "memluk"u, yani kölesi olduğunu belirtti. Osmanlı tarihinde "Yıldırım" olarak da bilinen Bayezid, Balkanlar ve Anadolu'daki topraklarını hızla genişletmesine karşın, 1250'lerden beri kadim İslam topraklarına egemen olmuş ve "İslamın ve Müslümanların Sultanı" unvanını taşıyan Memluk hükümdarının dengi değildi ve kendisi de bunu bu ifadeyle kabul ediyordu. Bayezid'den dört kuşak sonra ise Osmanlı Sultanı II. Bayezid bir başka Memluk elçisini kabul etti. 1485'teki bu kabul merasimi, 1393'tekinden çok farklıydı. Osmanlı divanından biri, Memluk elçisi Emir Canibeg'e "Siz [Memluklar], Kâfir oğulları, kimsiniz ki Haremeyn'e [Mekke ve Medine'ye] hükmedesiniz? O topraklar, sultanoğlu sultan olduğu [için] bizim sultanımıza daha uygundur" dedi. Bayezid'in Memluk elçisine tek bir kelime bile etmemesi bu sözlerden çok daha fazlasını anlatıyordu. Anlaşıldığı üzere, Memluk sultanının hizmetinde olduğunu belirten I. Bayezid'den bu yana Osmanlı ve Memluk hükümdarları arasındaki güç dengesi neredeyse bütünüyle değişmişti. Osmanlıların güçlerini önceleri Memlukların yanına, sonra da giderek karşısına yerleştirmeleriyle meydana gelen bu kayma, kendini en açık şekliyle diplomatik görüşmelerde belli etmişti. 1360'lardan 1512'ye değin süren dönemde bu iki Sünni Müslüman devlet arasında neredeyse aralıksız süren görüşmeler hem rekabete hem de anlaşmaya yönelik bir dizi davranış biçiminin ve dilin gelişimini sergiler. Bu kitap iki güç merkezi arasındaki diplomasi ağını inceleyerek, bu gelişimin her devletin imaj yaratma süreçleri ve tarihyazımı içindeki yerini irdeliyor. Özellikle, Osmanlıların 1517'de Memluk topraklarını fethetmelerinden önceki son beş yılı kapsam dışı bırakarak, Memlukların bu ilişkilerin büyük bir bölümünde ideolojik ve siyasal açıdan Osmanlılardan üstün oldukları fikrini vurguluyor. Cihan Yüksel Muslu Houston Üniversitesinin tarih bölümünde doçent olarak görev yapıyor. 2007 ile 2015 yılları arasında Dallas'taki Texas Üniversitesinde çalıştı. Doktora çalışmasını Harvard Üniversitesinde Tarih ve Ortadoğu Araştırmaları üzerine yaptı.


!!! KIRIK LİNK BİLDİRİM FORMU !!!

e-kitap indir

Charles King – Pera Palas’ta Gece Yarısı

e-kitap indir
Pera Palas'ta Gece Yarısı: Modern İstanbul'un Doğuşu Kitap Kapağı Pera Palas'ta Gece Yarısı: Modern İstanbul'un Doğuşu
Charles King
Kitap Yayınevi
406

"Efsanevi ajanların cirit attığı, caz müziğinin sürgündeki Beyaz Rusların, Avrupa'nın en hızlı gece kulüplerinden Maksim'in damga vurduğu ihtişamlı kentten bahsediyoruz... Agatha Christie'nin usul usul kitabını yazdığı, Ernest Hemingway'in ağır ağır vermutunu yudumladığı, Lev Troçki'nin ada vapurunda kuşkuyla etrafına baktığı bir şehirden… Yazarın deyişiyle 'İstanbul'un dünyayı taklit ettiği değil, bizzat ürettiği,' dünya sahnesinde bir yıldız gibi parladığı günlerden…"
-Yenal Bilici, Hürriyet Gazetesi-

"İstanbul 1918'den 1920'lerin sonuna uzanan dönemde yaşlanmış bir imparatorluğun başkentinden modern, canlı bir dünya kentine dönüşüyor. Charles King'in Pera Palas'ta Gece Yarısı kitabı bu renkli değişim öyküsünü, kendi deyişiyle 'İstanbul'un caz ve sürgün dönemini' anlatıyor.
-Pınar Ersoy, Milliyet Gazetesi-

"Charles King'in yıllarını verdiği ve Ayşen Anadol'un maharetle Türkçeleştirdiği Pera Palas'ta Gece Yarısı, bir şehrin, bir semtin, bir otelin, bir uluslararası ilişkiler mekânına dönüşmesini anlatıyor."
-Kaya Genç, Sabah Gazetesi-

Bazı tarih kitaplarını satır dahi atlamadan okursunuz; kendilerini okuturlar, bunda romanvari üslup son derece etkilidir. Charles King, Pera Palas'ta Gece Yarısı'nda işte böyle bir yoldan ilerliyor. Kitap, bir yandan da zamana yayılan titiz bir araştırmanın ürünü. Yazar, kendisinden önceki çalışmaları, hatta not ve eski yazıları hiç üşenmeden bulmuş, belgeleri sorup soruşturmuş. Tüm malzemeyi İçelleştirip romandan daha roman bir tarih anlatısı ortaya çıkarmış. Yeni bir tarihyazımı örneği olan Pera Palas'ta Gece Yarısı'nı okurken belgesel izliyor gibiyiz bir taraftan da.
-Ali Bulunmaz, Cumhuriyet Gazetesi-

"Charles King, İstanbul'un tarihine ustaca odaklanıp topladığı bilgileri de damıtarak bizlere sunuyor. Selahaddin Giz arşivinden alınmış, pek de gün ışığına çıkmamış fotoğraflar da bu ilginç öyküye eşlik ediyor. Ayrıntıları sevenler kaçırmamalı…"
-Gökhan Akçura, Radikal Gazetesi-

"Kitap, Pera Palas Oteli ekseninde, İmparatorluk'tan Cumhuriyet'e geçen bir ülkenin sancılı fakat arzulu kabuk değiştirme dönemine ışık tutuyor. Bir yandan Avrupa ve dünyada olup biten tarihsel olayları bu değişim ekseninden görülebilecek bir açıdan ele alan yazar, hepimizin adını sıkça duyduğu ama hayatları hakkında çok az şey bildiği figürleri ön plana çıkartarak okurun dönemi her açıdan daha iyi anlamasını sağlamayı amaçlamış."
-Rafi Atam, Agos Gazetesi-

"Pera Palace Hotel'in hikayesi, 19. yüzyılın sonlarında başladı. Orient Express, 1888'de Paris-İstanbul seferlerine başladığında, şehirde, bu paralı ve hatırlı yolcuların yüksek standartlarına cevap verebilecek bir otel yoktu. Bu boşluğu, 1895'te tamamlanan Pera Palace Hotel doldurdu. Levanten mimar Alexandre Vallaury'nin tasarladığı otel, Küçük Avrupa olarak bilinen Pera'nın Tepebaşı bölgesindeydi."
-Soner Can, Star Gazetesi-

"Ekim 1883'te bir Pazar akşamı, birkaç vagonluk bir tren Paris'in Doğu Garı'ndan hareket eder. 'Orient Express' adı verilen trenin ilk yolculuğudur bu. Pera Palas ise 1892'de, İmparatorluğun başkentini görmeye gelen Orient Express yolcularına hizmet vermek üzere kurulmuştur. Mermer merdivenlerin arasından bir kuş kafesi gibi yükselen ahşap ve demir karışımı asansörüyle Otel, Şark'a giden yolda Garp'ın son fısıltısı gibidir. İstanbul'un en gözde mahallesi Pera'ya bakmaktadır. Yazara göre, "Bedeli karşılığında her türlü serkeşliğin yapılabildiği bir semttir Pera. Köprüyü geçip Las Vegas'a gitmek gibi bir şeydir."
-Rüveyda Gürcan, Edebiyat Haber-

Modern İstanbul'un doğuşu hiç bu kadar sürükleyici bir dille, hiç bu kadar roman tadında yazılmamıştı. Charles King, Osmanlı İmparatorluğu'nun son demlerinde inşa edilen, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde nice badireler atlatan, bugün de eski görkemine kavuşan Pera Palas'ın ekseninde İstanbul'un payitahttan küresel şehre dönüşümünü anlatıyor. Bu rengârenk anlatıda, Beyaz Ruslar Grand Rue kaldırımlarında aile yadigârlarını satarken Halide Edip kadın hakları için mücadele veriyor, Mustafa Kemal ulus devleti inşa ederken Troçki Büyükada'da sürgün hayatı yaşıyor, geleceğin Papa XXIII. Johannes'i Nazi işgali altındaki Avrupa'dan kaçanlara gizlice yardım elini uzatıyor. Bostonlu bir profesör Ayasofya'nın hazinelerini gün ışığına çıkarırken Müslüman bir genç kız Dünya Güzellik Kraliçesi seçiliyor. Her milletten ajanların kol gezdiği bir şehir İstanbul; Pera Palas yönetimi lobiye postu seren ajanların müşterilere yer açmasını rica etmek zorunda kalıyor. Udi Hrant'ın, Roza Eskenazi'nin, Seyyan Hanım'ın yanı sıra Palm Beach Seven orkestrasının nağmelerini de dinleyebilirsiniz İstanbul sokaklarında. Georgetown Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü profesörü Charles King, yirmi sekiz yıl önce ilk ayak bastığında onu büyüleyen İstanbul'un modern tarihini yeniden kurgularken Avrupa tarihinin unutulmuş bir dönemini de gözler önüne seriyor. Elinizdeki kitap, yazar Robert D. Kaplan'ın sözleriyle, "sepya tonunda bir klasik."


!!! KIRIK LİNK BİLDİRİM FORMU !!!

e-kitap indir