İsmail Beşikçi – Türk Tarih Tezi ve Kürt Sorunu

e-kitap indir
Türk Tarih Tezi ve Kürt Sorunu Kitap Kapağı Türk Tarih Tezi ve Kürt Sorunu
İsmail Beşikçi
İsmail Beşikçi Vakfı Yayınları
208

Türk Tarihi Tezi, "Güneş Dil Teorisi" durup dururken ortaya cıkmadı. 1919-1922 yıllarına, hatta daha öncelere giden bu anlayışın, önemli kökenlerini bulmak mümkündür. Ancak İsmail Beşikci, bu kitapta 1930'lu yıllarından itibaren konuyu ele almıştır. Kitapta; bu "tez" ve "teori"nin neden yaratıldığı, ne gibi fonksiyonları karşılamak için geliştirildiği sorunlarından çok, bu ideolojiye temel olan düşüncelerin, toplantı ve konferansların, yazıların vs. bilim yöntemiyle ne dereceye kadar ilişkili olduğunu kritik ediyor.

Bilimde; doğrunun ölçütü olgulardır. Kişiler doğrunun ölçütü değildir. Bir ırkı ve ulusu övmek bilim yöntemiyle bağdaşmaz. Katı, şüphesiz ve eleştirilmez hiçbir şey olamaz ve her şeye her zaman şüpe ile yaklaşmak bilimsel yöntemin gereğidir. bilim olğulara, gerçek somuta ve nesnel gerçeğe dayanır.

Bilgi teorisinin kavramları; hükümete, devlete, ulusa, kişi veye kişilere vs. "laik olan", "olmayan" gibi ahlak teorisinin kavramları ile ele alamaz ve aynılaştıramaz.

Bu eserde; "bilimsel" diye sunulan ve Türk Devleti'nin resmi ideolojisini içeren "Türk Tarihi Tez"nin edebiyat, kültür, siyaset, eğitim ve toplumsal yaşama nasıl yansıtıldığını ve ne kadar bilimden uzaklaştırılmış olduğunu göreceğiz.

Kitap, Türk Tarih Tezi, "Güneş Dil Teorisi"nin geliştirildiği sıralarda, Türk Devleti'nin iç ve dış politikadaki gelişmeleri ve bağlantılarının ne durumda olduğu? Sorusuna cevap arayarak; "tez" ve "teori"nin siyasi hedefler için yaratıldığına işaret etmektedir.

İsmail Beşikci; bu eserinde, ele aldığı "tez"in kongrelerle adım adım nasıl şekillendirildiğini ve "Güneş Dil Teorisi" ile iç içe işlendiğini ele alır. Türk dilinin, tarihinin diğer diller üzerinde; ırkçı, şoven, sömürgeci ve dil kıvrımcı, egemen bir siyaset ile otokton halkları, uzun süreli bir jenosit uygulamasına tabi tutmayı izah ediyor. "Tez" ve "Teori"nin siyasi hedefinin, Türk ve İslam olmayan her kesimin olduğunun sonucunu tespit ederek, bir vasıta olarak nasıl "katı zafere" varıldığının, tarih bilinci ve bilimsel yöntem ile eleştirisi sunulmaktadır.

Sonuç olarak; 'Türk Tarihi Tezi', "Güneş Dil Teorisi"nin kürdler görüşü ne idi? Faşist, askeri bürokratik ve sömürgeci siyasetin ihtiyacı ve 'resmi ideoloji' olarak ifade edilen Kemalizm'in bugüne kadar sürüldürülmüş olunmasının ipuçlarını vermektedir.

Kitapta; 'Türk Tarih Tezi', "Güneş Dil Teorisi"nin ana hatları, tarihsel kaynakları ortaya konarak, bilim yöntemiyle eleştiriye tabi tutulmuştur.

İsmail Beşikciye saygı, okura dostlukla!..


!!! KIRIK LİNK BİLDİRİM FORMU !!!

e-kitap indir

İsmail Beşikçi – Tunceli Kanunu (1935) ve Dersim Jenosidi

e-kitap indir
Tunceli Kanunu (1935) ve Dersim Jenosidi Kitap Kapağı Tunceli Kanunu (1935) ve Dersim Jenosidi
İsmail Beşikçi
İsmail Beşikçi Vakfı Yayınları
264

Dersim Jenosidi, devletin inkara gücünün yetmediği kadar açık olan bir icraatıdır. Bunun en bariz kanıtı bir bölgeye özgü çıkardıkları ve “Tunceli Kanunu” diye tanımladıkları belgelerdir. Zira buraya özgü çıkarılan kanun, diğer katliamların “Jenosid olmadığı” anlamına gelmez.

Kürdistan’da, diğer tüm direniş alanlarını dağıttıktan sonra, kendilerinin tanımladıkları “Dersim çıbanı söküp atmak” için kanunlar hazırladılar. Özel vali ve müfettişlik tayin ettiler. Kara ve hava harekâtı planladılar. Mecburi iskân, kız çocuklarını zorla ailelerinden alarak hizmetçi yaptılar yada zorla evlendirdiler. Türk yetiştirme yurtlarına yerleştirerek kendilerini, kültürlerini yaşamalarına engel oldular. Kendilerine yabancılaştırmak ve Türklüğe özendirmek için program hazırlayıp uyguladılar Dersim’in 130 bin olan nüfusu 50 bine düşürüldü. Bu nüfusun 50-60 bini toplu katledildi, telef edildi. 20 -30 bin insan sürgüne gönderildi.
Tüm bu plan ve yaşananlara rağmen, olgunun, zamanında bilimin kavramları ile tartışılmaması düşündürücüdür.

İsmail Beşikci’nin bu incelemeyi, 1977 yılında hazırlamış olması, ilk kez “Dersim jenosidi” kavramı ile tanımlaması dikkate değerdir.
“Jenosit/soykırım” kavramının 1990’lardan sonra, Kürd ve Türk çevrelerinde tartışmaya geç dönemde başlaması, tüm sorunları ele almada geciktiğimizi ve devletin resmi ideolojisinin bu boşluğu ve gecikmişliği çok muazzam lehine kullanarak bilgi kirliliği ve yanılsamalar yarattığı, mağdurları bile kendi “portresi” haline getirip, politikasına araç ettiğini gözlemlemekteyiz.

“Tunceli Kanunu (1935)” ve uygulaması, Türk sömürgeciliğinin boyutlarını, cüretini, Kürd ulusuna meydan okumasını göstermesi bakımından da son derece önemli bir olgudur. Öte yandan, “Tunceli Kanunu” ve uygulamalarının, insanlar tarafında nasıl algılandığının ve kavranıldığının araştırılması da önemlidir. Bu konudaki inceleme, Türk üniversitesinin, Türk profesörlerinin, Türk yazarlarının, kısaca Türk düşüncesinin bilimsizliğini, olgulardan kopukluğunu, bilimsel düşünce sürecine darbeler vurmada ne kadar ileri gittiğini, ışıksızlığını, resmi ideoloji karşısındaki dalkavukluğunu göstermesi bakımından ayrıca önemlidir.

Araştırmada, kanunla ilgili meclis görüşmeleri, kanunun gerekçesi verildikten sonra, bu olguya ilişkin olarak, Türk üniversitesinin, profesörlerinin, düşünürlerinin ve yazarlarının, Türk solunun görüşleri, olguyu nasıl algıladıkları ve kavradıkları ele alınıp eleştirilmiştir.

Bu arada, göç ile gelen(alaktonlar), yerel(otokton) halkları yok etmeye koyulduğu ‘Jenosid Havzası’ olan Yakın Doğu coğrafyası, Kürdistan'daki, özel olarak da Dersim'deki jenosid uygulamaları, çeşitli kaynaklardan yararlanılarak sergilemeye çalışılmıştır.

Kritik edilmesi dileğiyle!

İsmail Beşikci’ye saygı, okura dostlukla...


!!! KIRIK LİNK BİLDİRİM FORMU !!!

e-kitap indir

İsmail Beşikçi – Hayali Kürdistan’ın Dirilişi

e-kitap indir
Hayali Kürdistan'ın Dirilişi Kitap Kapağı Hayali Kürdistan'ın Dirilişi
İsmail Beşikçi
İsmail Beşikçi Vakfı Yayınları
160

19 Eylül 1930 tarihli Milliyet Gazetesi’nde, temsili Ağrı Dağı ve üzerinde bir mezar taşına; “Muhayyel Kürdistan burada metfundur’ (Hayali Kürdistan burada gömülüdür.) yazılı olduğu bir karikatür yayınlanıyor.

Milliyet Gazetesi’ni; Siirt Milletvekili Mahmut Soydan (1883-1936) çıkarıyor. Gazete, 11 Şubat 1926’da İstanbul’da yayına başlamış. Gazete, Mustafa Kemal’in izniyle ve teşvikiyle kurulmuş. 1935’de Tan adını almış. Sahibi de Ali Rıza Karacan olmuş.
Kürdlerin ve Kürdistan’ın bölünmesi, parçalanması ve paylaşılması, Yakın Doğu tarihinin en önemli olayıdır. Bu olgu, Kürdler ve Kürdistan üzerinde çok olumsuz etkiler yaratmıştır. Bu, bir insanın iskeletinin parçalanması gibi, beyninin dağılması gibi bir durum yaratmıştır. Bu, uluslararası toplumda, Kürdlerin dostunun azalmasını, giderek yok olmasını, hasımlarının ise çoğalmasını sağlamıştır. Uluslararası toplumun, anti-Kürd duygularla, düşüncelerle şekillenmesi bu sürecin başta gelen sonucudur.

Günümüzde, Kürd/Kürdistan olgusu, siyasal ve toplumsal bakımlardan hızla değişmektedir, bu şüphesiz pozitif bir durumdur. Bu değişimi yaratan iki önemli olay vardır:

Birincisi, 15 Ağustos 1984’de Türkiye’de gerilla mücadelesinin başlamış olmasıdır.

İkinci olay ise, 20 Mart 2003’de, ABD’nin ve Koalisyon güçlerinin Irak’a silahlı müdahalede bulunmuş olmasıdır. Bu iki olgu birbirini etkileyerek, tetikleyerek bugünkü durumu yaratmıştır.

Irak’a silahlı müdahale sonunda, Saddam Hüseyin rejimi yıkılmış, Baas Partisi dağıtılmış, el-Muhaberat ve Ordu dağıtılmış, kitle imha silahları imha edilmiştir. Bu, belli başlı tehditler ortadan kalkınca, Kürdler federal Irak anlayışını gündeme getirmiş, Kürdistan Bölgesel Yönetimi kurulmuştur. Bu bir statüdür ve doğudaki, batıdaki, kuzeydeki yani Yakın Doğu’daki, Orta Doğu’daki, bütün Kürdleri kaçınılmaz olarak gündeme getirmekte, aktüel kılmaktadır. 21. yüzyılın ilk yıllarında, dönemin emperyal gücü, ABD, Kürdlere statü vermeyi istememesine rağmen, müdahalesiyle bu statükoda çok önemli bir sarsıntı ve gedik açmıştır.

Gerilla mücadelesi, 1930 tarihli karikatürü çürütmüştür. Kürdistan Bölgesel Yönetimi ise, 1920’ler karşısında tarihin bir ironisi olarak değerlendirmek gerekir.

Kitabın kritik edilmesi dileğiyle!


!!! KIRIK LİNK BİLDİRİM FORMU !!!

e-kitap indir

İsmail Beşikçi – Doğu Anadolu’nun Düzeni

e-kitap indir
Doğu Anadolu'nun Düzeni Kitap Kapağı Doğu Anadolu'nun Düzeni
İsmail Beşikçi
İsmail Beşikçi Vakfı Yayınları
712

12 Mart rejiminde, Diyarbakır-Siirt İlleri Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Mahkemesi’ndeki yargılamalar çok önemli bir dönüm noktasıdır. Resmi ideoloji kurumunu fark etmek ve eleştirmek, Kürd/Kürdistan olgusunun, sorununun algılanmasında ve anlatılmasında çok büyük bir etken oldu. 1974-1975 den sonraki yayınlar, bu çerçevede gelişti. Şüphesiz, çok daha doğru yayınlardır. Bu durum, Doğu’da Değişim ve Yapısal Sorunlar, Göçebe Alikan Aşireti kitabının, Ağustos 1992 de yapılan baskısının önsözünde de belirtildi.

1971 den önce yayımlanan, Doğu’da Değişim ve Yapısal Sorunlar, Göçebe Alikan Aşireti, Doğu Anadolu’nun Düzeni, Sosyo-Ekonomik ve Etnik Temeller, Doğu Mitinglerinin Analizi (1967) ,Doğu Anadolu’da Göçebe Kürt Aşiretleri, Kürt Toplumu Üzerine gibi kitapları bu çerçevede okumak ve değerlendirmek gerekir.

1971 den önce yayımlanan kitaplarla, yazılarla, örneğin, 1975 ve sonrasında, 1990 larda yayımlananlar arasında çok büyük görüş, düşünce farkları var. Okur, yazarın düşüncesinde, tutumunda meydana gelen bu değişmeleri merak edebilir. Okurun, bu değişimi sorgulaması, nedenleri üzerinde düşünmesi, olguları, olgusal ilişkileri bu yönlerden değerlendirmesi bilgilerimizi zenginleştirecek önemli bir dinamiktir. - İsmail Beşikçi


!!! KIRIK LİNK BİLDİRİM FORMU !!!

e-kitap indir