Ahmet Telli – Kalbim Unut Bu Şiiri
Everest Yayınları
167
Kalbim Unut Bu Şiiri
Kalbim dedim sonra, aşk da
Bozkırdaki yangınlar misali
Yeşerse de arsız otlar yeniden
Ne dağların eflatun ufku ne de
Kırlangıçların esmerliği görülür
Ki her ömrün ezberindedir
Bu hecenin bütün harfleri
Eprimiş anılar kalıyor geride
Bir de ceylanların ürkek
Sıçrayışları tetik boşluğunda
Ve unutuluyor işte bu kadar
Çok sevilmişse sevilenin adı
Kürşat Başar – Başucumda Müzik
Everest Yayınları
440
"Eğer, hayatımızın bir an'ına gidip orada sonsuza dek kalacaksınız deseler yalnızca iki şeyden birini seçmek isterdim. Biri, o çocukluğun bahçesindeki ağacın dalına asılı salıncakta sallanırken… Öteki, bütün hayatım boyunca en çok sevdiğim adamla öpüştüğüm ilk gün… Herkes âşık olmanın ortak dilini bulup yazmaya çalışıyordu. Ama aslında bu kadar basitti işte: Birini öptüğünde salıncakta sallanır gibi hissediyorsan âşıksın."
Hasan Ali Toptaş – Uykuların Doğusu
Everest Yayınları
243
2005 ORHAN KEMAL ROMAN ARMAĞANI
“Bir bakıma, insan gördüğü şeylerin toplamı kadar uyanık, görmediği şeylerin sonsuzluğu kadar uykuda oluyor, diyordum.”
İlk yayımlandığında Uykuların Doğusu, dairevî yapısıyla okurların başını döndürmüştü.
Yazdığı her romanıyla “roman sanatını yeniden tanımlama”nın peşinde olan Hasan Ali Toptaş, bu kez sınırları zorluyor, alanı genişletiyor.
“Yeryüzüne haykırmak istediğim sözler peşimdeydi artık, duvarlara çarptıkça yankılanıyor, yankılandıkça da bana eskisinden daha anlamlı görünüyorlardı.”
Uykuların Doğusu, roman sanatının ufkuna doğru hareket ediyor; pervane gibi, döne döne, durmadan.
“Tıpkı Binbir Gece Masalları gibi bitmeyen bir anlatıdır Uykuların Doğusu. Sonsuza kadar başa dönmeye mahkûmsunuzdur.”
-Ethem Baran-