Michel Foucault – Kliniğin Doğuşu

e-kitap indir
Kliniğin Doğuşu: Tıbbî Algının Arkeolojisi Kitap Kapağı Kliniğin Doğuşu: Tıbbî Algının Arkeolojisi
Michel Foucault
Epos Yayınları
256

"Tıp, daha insanlığın şafağında, her bir kibirli inançtan önce, her sistemden önce, kendi bütünlüğünde, insan bedenindeki ıstırapla, bu ıstırabı hafifleten şey arasındaki dolaysız ilişki sürecinin kendisiydi.

Klinik ise, tıp tarihindeki bütün olguları ve tıbbî zamanı (vakalar bilgisinin birikimleri) birbirine bağlayarak modern tıbbın 18. yüzyıl sonundaki doğumuna neden olmuştu.

Klinik, henüz bilinmeyen bir hakikati keşfetmeye yarayan bir araç değildir; daha önce ulaşılan bir hakikati düzenlenmenin ve onu sistematik olarak ortaya çıkmak üzere sergilemenin belli bir yoludur.

Kurum olarak klinik, kurulduğu ve düzenlendiği biçimiyle, önceden beri var olan tıbbî bilgi formlarından türemiştir; tıbbî bilgide kendi gücüyle genel bir değişikliğe yol açamaz, kendi kendine yeni nesneler keşfedemez, yeni kavramlar oluşturamaz ve tıbbî bakışı başka türlü düzenleyemez. Tıbbî söylemin belli bir biçimini geliştirir ve düzenler, ama yeni bir söylemler ve uygulamalar bütünü icât edemez. Klinik, zorunlu olarak birleşmiş olan iki nüfuz alanını kapsar: Hastanenin nüfuz alanı ve öğretimin nüfuz alanı. Tıbbî deneyin konusunun kolektif yapısı; hastane alanının kolektif karakteri: Klinik bu iki bütünlüğün buluşma noktasında yerleşmiştir.

Kliniğin bir kurum olarak ortaya çıkması ve yerleşmesi için Tıbbî deneyimin bütünü ile özdeşleşmesi gerekecekti. Dolayısıyla yeni güçlerle silâhlanmak ve kendi keşif hareketi için özgürleşmek zorundaydı. Ve kliniğin bu yeni tanımı, hastane alanının yeniden düzenlenmesine bağlıdır. Bu yeni düzenleme hastanelerin ve tıbbın imtiyazlarının da öteki toplumsal-kurumsal imtiyazlar gibi muhafaza edilmesini öngörüyordu."


!!! KIRIK LİNK BİLDİRİM FORMU !!!

e-kitap indir

Remzi Demir – Osmanlılarda Bilimsel Düşüncenin Yapısı

e-kitap indir
Osmanlılarda Bilimsel Düşüncenin Yapısı Kitap Kapağı Osmanlılarda Bilimsel Düşüncenin Yapısı
Remzi Demir
Epos Yayınları
88

Bu küçük çalışmanın maksadı, Osmanlılar'da bilimsel çalışmaları yönlendiren Kuramsal Çerçeveleri ve bu çerçeveleri kuran temel etmenleri belirlemektir.

Osmanlı bilginleri, doğayı incelerken ve doğanın bilgisini ararken, Yaratıcı-Yaratılan İlişkisi'ni öne çıkaran ve Orta Çağ İslâm Dünyası'ndan miras alınan bir yaklaşım içerisindeydiler; kısacası onlar için önemil olan, doğada bulunan nesneleri ve bu nesnelerin neden oldukları olguları aklî bir çabayla kavramak değil, Yaratılan olarak görülen bu unsurlarla, Yaratan olarak görülen tanrı unsuru arasındaki zorunlu bağlantıları kavramaktı; böylece aslında yapmak istedikleri şey, Yaratılanlar'ın bilgisinden Yaratan'ın bilgisine ulaşmak ve "Müslüman" İnsan'ı bu bilgiye göre yeniden temellendirmekti. Dolayısıyla, Yaratan, Yaratılanlar, ve bunlar arasında en şerefli olduğuna inanılan "İnsan", birbirleriyle ilişkileri içinde ve bir arada anlaşılmak isteniyordu.

Osmanlı tarihi boyunca, birbiriyle bağlantısı olmayan iki Kuramsal Çerçeve'den yararlanıldığı ve bunlardan birincisinin 14. ve 19. yüzyıllar arasında ve ikincisinin ise, 19. ve 20. yüzyıllar arasında yoğun bir biçimde kullanıldığı anlaşılmaktadır. Her iki çerçeve de özgün ve Osmanlı bilginlerinin bilimsel çabalarının bir mahsulü değildir; ilmiye sınıfı (alimler) tarafından savunulan önceki çerçeve, Doğulu -Osmanlı öncesi Müslüman- düşünürler ve bilginler tarafından ve askeriye sınıfı (askerler) tarafından savunulan sonraki çerçeve ise, Batılı -Rönesans ve Aydınlanma Dönemleri Hıristiyan- düşünürler ve bilginlerinin, yalnızca bilimsel bilgi birikimini değil, bu birikimi anlaşılır ve çoğaltılır kılan Kuramsal Çerçeveleri de "dışarıdan" ödünç aldıkları söylenebilir.


!!! KIRIK LİNK BİLDİRİM FORMU !!!

e-kitap indir

Mirza Fetali Ahundov – Felsefi ve Politik Düşünceler

e-kitap indir
Felsefi ve Politik Düşünceler Kitap Kapağı Felsefi ve Politik Düşünceler
Mirza Fetali Ahundov
Epos Yayınları
200

“Ahundzade (Ahundov) yanlız Azerbaycan’ın değil, yanlız Doğu’nun Şark’ın, Asya’nın ve Afrika’nın değil, bütün insanlığın malıdır ve bütün insanlığın övünecüği çok büyük bir yazar, çok büyük bir mütefekkirdir.

Ahundzade Azeri halkı için belki, çok yüksek bir gelecektir, bir ananedir. Ama bizde Ahundzade ölmedi, yaşıyor, dipdiri yaşıyor ve bizde irtica var, irticaı besleyen kuvvetlere karşı dövüşüyor ve çarpışıyor. Bunu bir hayal diye söylemiyorum. Rusların dediği gibi, bu, bir obraz (hayal) değil, bir gerçek.”

Nazım Hikmet

Çağdaş Azeri edebiyatının kurucusu, Türk-İslam dünyasının ilk dram yazarı, alfabe ıslahatçısı ve düzenleyicisi, şair, eleştirmen, düşünür. Ahundov, Azeri Türkçesini, Türkiye Türkçesini, Arapçayı, Farsçayı ve Rusçayı çok iyi biliyordu. Arap harflerinin Türkçeye uygun olmadığını düşünerek önce bu alfabenin ıslahını, daha sonra ise tümüyle değiştirilerek Latin alfabesine geçilmesi gerektiğini savundu. Arka arkaya dört alfabe hazırladı. Hazırladığı alfabe projesini, 1863 yılında İstanbul’a gelerek sadrazam Fuat Paşa’ya sundu.


!!! KIRIK LİNK BİLDİRİM FORMU !!!

e-kitap indir

Fustel de Coulanges – Antik Site

e-kitap indir
Antik Site: Yunan'dan Roma'ya Kadar Tapınma Hukuk ve Kurumlar Kitap Kapağı Antik Site: Yunan'dan Roma'ya Kadar Tapınma Hukuk ve Kurumlar
Fustel de Coulanges
Epos Yayınları
371

Antik Site; bu tozlu kitap, tarihçi Fustel de Coulanges’ın kaleminden, bugünkü dinlere, inançlara ve yönetim organlarına ilham veren dinlerin-inançların hukukun iktidarların tarihini ve işleyişini anlatıyor. Bir tarih çalışmasının örneği ve kanıtı olan Antik Site,
günümüzden 147 yıl “evvel” 1864 yılında, antik kaynak, belge ve fiziksel kanıtların ince elenip sık dokunmasıyla ortaya çıkmış bir
çalışma. Hakikaten tozlu bir kitap, ama Antik Site, esas ilgisi bakımından evvel zaman içinde olanların değil, bugün içinde yaşadığımız evrensel hakikatlerin varlık bulduğu uzun çağların incelenmesi. Ölümlü varlık insana doğumuyla ölümü arasındaki günlük yaşamında kayıtsız-şartsız efendilik eden inançların, eskiden–bugün (de) tapındığımız hukukun, devletin,ırkların-milletlerin,
dinlerin, ahlâkın, ailenin vs. birbirlerini farkına dahi varmadan dönüştürmesiyle ân be ân oluşan toplumsal belirlenme, bilinç, iktidar kavramlarının büyüleyici tarih anlatımı… Eski inançlarla ve eski iktidar-hukuk biçimleriyle bugünküleri karşılaştırma imkânını reddedilemeyecek bir apaçıklıkla sunabiliyor. Coulanges’ın âdeta “eski inançları-iktidarları-yönetim tarzlarını bilmeyen bugünkü inançları/ yönetim tarzlarını eşsiz sanır” dediği Antik Site, bir hikâye değil, büyüleyici bir inanç – iktidar-hayat tasviri.


!!! KIRIK LİNK BİLDİRİM FORMU !!!

e-kitap indir