Cüneyt Arcayürek, bir süre önce KU-DE-TA adlı yapıtında, düşsel bir adada geçen düşsel olayları, demokrasi tutkunu bir gazetecinin ağzından anlatmıştı. KU-DE-TA (hükümet darbesi) gelişigüzel bir sözlükten alınmış ve "büyüklere masallar" diyebileceğimiz bu kitaba ad olarak yakıştırılmıştı. Gazetecinin ve adalıların yaşadığı akıl almaz olaylar anlatılmıştı bu kitapta.Gazeteci bu; merakı, yaşadıklarını bastırır. Adaya demokrasinin geldiğini duymuştur bir kez... "Ada'ya Demokrasi Nasıl Geldi?" sorusu kafasında, bin bir güçlükle kurtulduğu düşsel adaya geri döner... Oooo, adada neler olmuştur, neler... Gazeteci şaşkın, adalılar şaşkın; adadaki yeni kakokratik, pardon demokratik uygulamaları izlerler. Adadaki düşsel olaylar, zaman zaman karabasana dönüşür. Gazeteci ve onun gibi düşünen üç beş adalı başkaldırır yapılanlara. "Ada'ya Demokrasi Nasıl Geldi?" geldi mi, diyerek sorarlar birbirlerine gözleri açık.Gazeteci, kırk yıllık meslek yaşamında sürekli demokrasi düşleri görüp, arada bir korkuyla uyanmaya alıştığından oturur, duyan ersin muradına diyerek, düşsel bir öykü yazmaya karar verir. İşte böylece KU-DE-TA kitaplarındaki, "büyüklere masallar" çıkar ortaya. Okuyan, "ADA'YA DEMOKRASİ NASIL GELDİ" görür...