Çokkültürlü bir dünyada yaşama deneyimi, yanıtı siyasal düşünce için yaşamsal önemde bir soru doğuruyor. “Başkalarını, özellikle de bizden farklı olanları anlamamız mümkün mü?” İşte Brian Fay’in elinizdeki çalışmasının en temel sorusu da bu.
Fay bu çalışmasında, sosyal bilimleri girdiği çıkmazdan kurtarma ve sosyal bilimsel araştırmaya yeniden can verme kaygısıyla, yeni bir sosyal bilimler felsefesi kuruyor: Felsefesinin en belirleyici özelliği de yeniden tanımladığı çokkültürlü bir yaklaşım... Sadece farklılığı tanımayı ve ona saygı göstermeyi vurgulayan yaygın çokkültürcülük anlayışının nihai sonucunun farklı grupların tecridi olacağını iddia eden Fay, karşılıklı öğrenmeye, diyaloğa ve etkileşime vurgu yapan bir çokkültürcülük anlayışı sunuyor. Bunu yaparken de benlik-başkası, biz-onlar, benzerlik-farklılık, içeridekiler-dışarıdakiler gibi tüm katı ikili kategorileri sorguluyor; yalnız sosyal bilimlerde değil, gündelik hayatımızda da hâkim olan bu ikici düşünce tarzını yıkmaya ve bunun yerine diyalektik düşünceyi koymaya çalışıyor.
Anlamın doğası, yorumun niteliği, nesnelliğin olabilirliği, benlik ve benliğin başkalarıyla ilişkisi, kültür ve toplumun doğası, kültürlerarası anlayışın karmaşıklığı gibi meseleler Fay’in irdelediği konulardan bazıları. Ama Fay’in ele aldığı bu sorunlar yalnızca sosyal bilimleri değil, çokkültürlü deneyimin özneleri olan bireyleri de çok yakından ilgilendiriyor. Fay bizler için çok önemli bir kılavuz sunuyor.
Bugün karşımızda duran en önemli sorunlardan birinin bir arada nasıl yaşayacağımız olduğu düşünüldüğünde, “Sadece farklılığı tanımak yetmez; etkileşim, diyalog ve karşılıklı öğrenme olmalıdır” düsturundan alabileceğimiz çok şey olduğu tartışma götürmez bir gerçek...