Anthony Pagden – Avrupa Fikri

e-kitap indir
Avrupa Fikri Kitap Kapağı Avrupa Fikri
Anthony Pagden
Ayrıntı Yayınları
408

Avrupa'yı oluşturan devletler ve halklar görünüşte hem uzun ve iyi işlenmiş bir geçmiş deneyimine hem de oldukça gelişmiş bir kültürel homojenliğe sahiptiler. Kimlik Avrupa'nın ve Avrupalıların değil, yeni kurulan devletlerin ve kültürlerin sorunu olabilirdi ancak...
Uzun yıllar bu inançla yaşadıktan sonra, Avrupa'nın hızla yok olan hudutları boyunca siyasal, ekonomik ya da kültürel nedenlerle sürekli artan nüfus hareketleri ve yaşanan iki dünya savaşı, Avrupalıların kendi kimliklerine karşı duydukları özgüveni kökünden sarstı.
Görece yakın tarihte Avrupa Birliği'nin yaratılması ve zaman içinde Avrupa devletlerinin bütünleşme yönündeki evrimleri ayrı bir Avrupa kimliğinin varlığına ilişkin ciddi soruları iyice gün ışığına çıkardı.
Bütün o ulusal ve yerel farklılıklarına rağmen, bütün Avrupalıları insanlık âleminin geriye kalanından ayıran bir şey varsa şayet, nedir o ve yakın dönemde yaşananlar bunu ne oranda ve nasıl değiştiriyor?
Bu kitap Antik Yunan'dan yirminci yüzyıla uzanan geniş bir zaman diliminde "Avrupa nedir?" ve "Avrupalı kimdir?" sorularına yanıt arıyor ve bunu yaparken de politika, hukuk, din, edebiyat, kültür, ekonomi alanlarına dalıyor.
Avrupa Birliği'ne dair bu zamana kadar yapılan çalışmalar düşünüldüğünde, bu kitap kucakladığı tarih dilimiyle konu zenginliği bakımından ve kimlik sorununu tüm ayrıntılarıyla irdelemesiyle apayrı bir yerde durmaktadır.


!!! KIRIK LİNK BİLDİRİM FORMU !!!

e-kitap indir

Sibel İnceoğlu – Ölme Hakkı

e-kitap indir
Ölme Hakkı Kitap Kapağı Ölme Hakkı
Sibel İnceoğlu
Ayrıntı Yayınları
265

Sibel İnceoğlu, Ölme Hakkı adlı çarpıcı kitabında yaşama hakkına yüklenen dini ve ahlaki değerleri tartışmaya açarak yirminci yüzyılın yükselen değeri özerkliğin, yaşama hakkını sınırlayan bir hak olup olamayacağını sorgulamaktadır. Dini bakış açısı "yaşamın kutsallığından", klasik laik bakış açısı "yaşamın dokunulmazlığından" söz ederek yaşama hakkından kişinin kendi iradesi ile vazgeçmesini reddederler. Kişinin yaşamına özgür iradesi ile son verebileceğini savunan tez ise "yaşamın niteliği"ni temel alır; bu teze göre, yaşam, katlanılmaz hale geldiğinde terk edilebilecek bir şeydir. Tıp bilimi ve kullandığı teknoloji modern insana yaşamı uzatabilme olanaklarını sunmuştur, fakat diğer yandan bazı durumlarda ölüm uzun ve acılı bir bekleyiş haline gelmiştir. Bu tür olaylarda, hasta, yaşamının bu son bölümünde dayanılmaz acılara katlanmak zorunda kalmakta, yakınlarının ya da hastane personelinin bakımına muhtaç olmakta, zevk aldığı şeyleri yapamaz hale gelmekte ve yaşamına anlam kazandıran hemen her şeyden mahrum olmaktadır. Bu ölümü bekleyiş sürecine hastanın müdahale etme, diğer bir değişle kendi kaderi veya ölümünü belirleme hakkının olup olmadığı son otuz yıldır Batı'nın gündeminde yer alan bir tartışma konusudur. İnceoğlu'nun kitabı bu tartışmayı Türkiye'ye taşımakta, hem yaşam ve ölüme ilişkin etik değerlerdeki hem de ötenaziye ilişkin normatif alandaki değişimi Türk okuyucusuna sunmaktadır.Bugün dokunulmaz olarak kabul ettiğimiz yaşam, kişinin kendisi tarafından terk edilebilir mi? Kişi, pek çok alanda sahip olduğu ya da sahip olmam için mücadele verdiği özgürlük ve haklarına, yaşam kalitesinin çok düştüğü, acı çektiği, tıbbın olanaklarının tükendiği bir noktada ölme hakkını neden ekleyememektedir? Yaşam, dini ve toplumsal bir değerden çok, kişinin özerk bir biçimde karar vermesi gereken bir konu değil midir? Kişinin kendi bedeni ve yaşamı üzerine ne kadar özerkliği vardır? Belli bazı hastalıklarda hasta tedaviye devam etmek zorunda mıdır? Yaşamı uzatmayı sağlayan solunum yada beslenme araçları gibi yaşam destekleyici araçlar devreden çıkarılabilir mi? Hasta ölümün kendiliğinden gerçekleşmesini beklemeksizin öldürülmeyi talep edebilir mi ya da kendisi bilinçsiz durumda ise yaşamının sonuna ilişkin bu kararı başkaları verebilir mi? Yazar, tüm bu sorulara kişisel özerklik ekseninde cevap aramaktadır.Batı'da bazı ülkelerde kabul edilen ötenazi uygulamalarını da örnekleyen ve tanıtan Ölme Hakkı adlı bu kitabın, okuyucuya farklı bir bakış açısı sunacağını, onu yaşam ve ölüm üzerine yeniden düşündüreceğini umuyoruz.


!!! KIRIK LİNK BİLDİRİM FORMU !!!

e-kitap indir

E. J. Hosbawm – Milletler ve Milliyetçilik

e-kitap indir
Milletler ve Milliyetçilik: Program, Mit, Gerçeklik Kitap Kapağı Milletler ve Milliyetçilik: Program, Mit, Gerçeklik
E. J. Hosbawm
Ayrıntı Yayınları
224

İnsanlık tarihi ile kıyaslandığında "vatan", "bayrak", "milli birlik ve beraberlik" gibi kavramların yaklaşık iki yüzyıl gibi oldukça kısa bir tarihi olduğu görülür. Yaşadığımız coğrafyada ise çok daha kısa bir geçmişe sahiptirler. Uğruna milyonlarca insanın öldüğü, sürgün yaşadığı bu kavramlar varlıklarını diğer insanları "dışlayarak" sürdürmektedirler: Düşmansız yapamazlar, yoksa yaratırlar... Kafkaslar ve Balkanlar'daki ertelenmiş "milli" sorunları komşu olunur, Ortadoğu gibi hiç durulmayan "etnik" ve "dini" karmaşanın ortasında yaşanır, Avrupa'da boy gösteren milliyetçiliğin gayri meşru beslemesi olan "ırkçı" saldırılara maruz kalınırken aynı "milliyetçi" mantığın ürünü olan "21. yüzyıl Türk asrı olacaktır" türü kıştırtıcı söylemlerin "barış"la bir ilgisi olmadığı ortadadır. "İçe kapanarak kendini dışa dayatmak" mantığı, insanların birbirine artık "çok yakın" olduğu çağımızda insanlık kültürünü zenginleştirme çabasına girmektense, ucuz hamaset edebiyatı yaparak yeni "şiddet tohumları" ekmek anlamına gelmektedir. ...Ünlü tarihçi E.J. Hobsbawm bu kitapta "millet ve milliyetçilik" serüvenini derinlemesine inceliyor. Son iki yüzyıllık tarihin bulanık sularından çarpıcı sonuçlar çıkararak milliyetçiliği insanların zenginleşen kimlik arayışlarının çok gerisinde kalan ve "geleceği olmayan" bir eğilim olduğunu saptıyor. Türkçe basıma yazdığı önsözde ise Rus, Sırp ve Türk milliyetçiliğinin tehlikelerine dikkat çekiyor.


!!! KIRIK LİNK BİLDİRİM FORMU !!!

e-kitap indir

Zygmunt Bauman – Küreselleşme

e-kitap indir
Küreselleşme: Toplumsal Sonuçları Kitap Kapağı Küreselleşme: Toplumsal Sonuçları
Zygmunt Bauman
Ayrıntı Yayınları
160

Tabloda her şeyin bulanık göründüğü zamanlarda, hayatlarını kesinlik ve berraklığa adamış sosyal bilimciler genellikle susar ve taşların yerine oturmasını bekler. Zygmunt Bauman gibi kalburüstü düşünürler ise cesaretle belirsizliğe dalar ve bulduklarını, gördüklerini, hissettiklerini ortaya döker. İşte Küreselleşme böyle bir cüretin ürünü. XX. yüzyılın sonlarında, artık ne süper güçler ne de bu güçlerin, dünyayı bölüp her köşesine bir anlam vererek yarattıkları bütünsellik kalmamışken ve pusulaların gösterebileceği bir kuzey yokken yazılmış; ancak doğru yöne işaret ettiği her geçen gün daha açık hale gelen bir eser.

Bauman'a göre, küreselleşen güçler saltanat günlerini yaşıyor, bunun bedelini de yerelliğe çakılıp kalmış zavallılar ödüyor. Hayat toprağa, yerele bağlı olmayı sürdürüyor; oysa güç artık yurtsuz ve ne emekçilere, gençlere, muhtaçlara ne de gelecek nesillere karşı sorumluluk duyuyor. Küreselleşme bu dengesizlik üzerinde duruyor. Yereller dağarlarında ırk, millet, etnik köken, sınıf gibi ne varsa kullanarak yeni bir "biz" duygusu yaratmaya çalışırken, artık yoksullara ihtiyaç duymayan küreseller onların içlerine kapanmalarını körüklüyor.

Batı, bir zamanlar dünyayı aydınlatmak ve kendisine benzetmek için harcadığı çabayı şimdi herkesin olduğu yerde ve olduğu gibi kalması için harcıyor. Küreselleşme kitabında Bauman, küreselleşmenin getirdiği ahlâki ikilemlere çarpıcı örnekler vererek değiniyor. Yiyeceğin bol olduğu yere gitmek isteyen açlar, büyük paralar ödeyerek sonunda kendilerini "çatık kaşlar"ın beklediği yolculuklarına çürük teknelerle, kimliksiz çıkarken; zenginler uçakların birinci mevkilerinde şampanyalarını yudumlayarak küreselliğin tadını çıkarıyor, üstelik daha ucuza.

Suç ve ceza anlayışındaki değişim üzerinde de duruyor yazar; artık hapishanenin istihdamın bir alternatifi haline geldiğini, ihtiyaç duyulmayan yığınla insandan kurtulmanın ve yatırımcıların güven duyacakları bir ortam yaratmanın yeni bir yolu olduğunu söylüyor. Gelecek hakkında ilginç olduğu kadar korkutucu öngörülerde bulunan Bauman'a göre yereller yerellikleri etrafına kalın duvarlar örerken, küreseller yerellikleri toplama kamplarına dönüştürme peşinde. Küreselleşme ve onun ikiz kardeşi yerelleşme, aynı amaca hizmet ediyor: parçalanma ve yabancılaşma. Küreselleşme, yerelleşmenin de küreselleşmenin de ağırlıklarını fazlasıyla hissettirdiği günümüz Türkiyesi'ni anlamak için vazgeçilmez bir kaynak niteliği taşıyor.


!!! KIRIK LİNK BİLDİRİM FORMU !!!

e-kitap indir