Etiket: Altın Kitaplar

Yalnızca onun yok edebileceği bir LANET...
Onu entrikalardan koruyan bir SOY...
Savaşı tetikleyen karşı konulmaz bir ARZU...

Yeraltı dünyasına ayak basabilen tek ölümlü olan Helen Hamilton'ın omuzlarına zor bir görev yüklenmiştir. Ailesinin üstüne karabasan gibi çöken intikam lanetine son verebilmek için geceleri Hades'in karanlık dünyasında dolaşır durur. Gündüzleri ise yitirmekte olduğu akıl sağlığını korumaya çabalamaktan bitkin düşer. Mücadele etme gücünü ancak Lucas'ın desteğiyle bulur.

Helen kırılma noktasının eşiğindedir ama birdenbire ortaya çıkan esrarengiz bir Soy onun imdadına yetişir. Eğlenceli ve cesur bir kişiliğe sahip olan Orion, Helen'ı yeraltı dünyasının tehlikelerinden korur. Ama zaman hızla akıp giderken acımasız düşmanlar ölüm çığlıkları atmaktadırlar. Önlenmesi mümkün olmayan Antik Yunan dünyası ile fani dünya arasındaki savaş, Nantucket'ta güven içinde yaşayan Helen'ı büyük bir ikileme sürükler.

Her sayfası entrika, heyecan ve intikam hırsıyla bezeli büyüleyici bir aşk üçgenini dile getiren bu epik destanı bir solukta okuyacaksınız.

"Açlık Oyunları'ndan sonra elimden düşürmediğim ikinci roman."
-Sonja Bolle, Los Angeles Times-

-Aralarında gizlenen bir TİRAN…
-Seçim yapmak zorunda olan bir ÂŞIK…
-Ve hepsini sona erdirecek bir SAVAŞ…

Tanrıların savaşa karşı duydukları açlığın pek çok cana mal olması ve büyük yıkımla ilgili görüntüler Helen'ı rahatsız etmeye devam ediyordu. Onları bir kez daha hapsetmenin yolunu bulamazlarsa sonu gelmez bir kaosa sürüklenme tehlikesi ile karşı karşıyaydılar.

Helen'ın sahip olduğu güçler arttıkça ölümlü arkadaşları ile arasındaki mesafe daha da büyümeye başlamıştı. Ne yazık ki bu durum, ondan korkmakla saygı duymak arasında bocalayan bir zamanların ayrılmaz grubunun bölünmesi anlamına da geliyordu.

Tiran'ın aralarından biri olduğunu söyleyen Kâhin, işleri daha da çıkmaza sürüklerken, bütün oklar Orion'u işaret ediyordu. Hâlâ onu mu yoksa Lucas'ı mı sevdiğinden emin olamayan Helen, gitgide yaklaşmakta olan savaş yüzünden artık bir karar vermek zorundaydı.

Yıldızlara yazılmış bir aşk...
Antik Yunan'da başlayan bir kan davası...
Tanrıların bile yok edemeyeceği bir lanet...

Helen Hamilton on altı yaşına dek farklı biri olduğunu herkesten gizlemişti. Gözlerden ırak küçük Nantucket Adası'nda bunu başarmak kolay bir iş değildi ve gün geçtikçe de zorlaşıyordu. Geceleri, çölde umutsuzca dolaştığını gördüğü kâbuslardan susuzluktan yanarak uyandığında, çarşafları kum ve tozla kirlenmiş buluyor, üç yaşlı kadının kanlı gözyaşları döktüğü halüsinasyonlar ise hiçbir yerde peşini bırakmıyordu.

Yolları ilk kez Lucas Delos'la kesiştiğinde, ne kaderin tüm tarih boyunca ısrarla tekrar ettiği büyük bir trajedide başrolü oynayacaklarından haberi vardı ne de bazı mitlerin sadece efsaneden ibaret olmadıklarından. Bundan sonra ne yapması gerektiğini ve kendisini Lucas'la bir araya getiren kaderi yıkmaya çalışan yarı tanrısal güçlerle nasıl baş edeceğini çok iyi biliyordu. Çünkü o tanrıların soyundandı ve bu dünyada yalnız değildi.