Doğu Perinçek – Mafyokrasi
Kaynak Yayınları
181
Elinizdeki kitap, emperyalist-kapitalist sistemin mafyalaşması üzerine on yıllık bir araştırma ve çabanın ürünü. Doğu Perinçek, "Hangi çağdayız? İnsanlık kapitalizmin ya da 'Modernizmin' ötesine mi geçti? Söylendiği gibi, gerçekten 'Bilgi çağı' diye bir zamana mı geldik? Yoksa emperyalizm çağının son demlerini mi yaşıyoruz?" temel sorularına net yanıtlar veriyor:
"Lenin'in kapitalizmin son aşaması dediği emperyalizmin üretimle ve insanla çelişmesi, bir çözüm noktasına ilerlemektedir. Mafyalaşma, kapitalizmin son aşaması olan emperyalizm döneminin son aşamısıdır. Yani: son aşamasının son aşaması!"
Aytunç Altındal – Türkiye’de ve Dünyada Casuslar
Destek Yayınları
160
Fahişeler ve ajanların yolları neden hep kesişir? Giardano Buruno neden yakıldı? Peki, Jeanne d’Arc? James Bond filmlerinin kahramanları hangi ajanlardan esinlenerek yaratıldı? Yunanistan’ın, NATO’ya dönmesi konusunda Devlet Başkanı Kenan Evren’i, kim ikna etti? Bu kitapta, bu ve daha birçok sorunun yanıtını bulacaksınız Walter L. Pforzheimer, CIA’dan emekliye ayrılmış çok deneyimli bir casus. Ona göre ilk casusluk olayı Âdem ile Havva arasında geçti. İncil’in ünlü Yılanı ilk casus ve Havva da onun ilk Asseti idi. Arkeologlar, Suriye’de günümüzden 3800 yıl önce yazılmış bir tuğla tablette casuslardan yakınıldığını belirtiyorlar. Son 20 yılda ulusal güvenliği boşlamış iktidarların, Türkiye’yi ne denli güvenlik zaafına uğrattıklarının örnekleriyle anlatıldığı bu kitapta Aytunç Altındal, Diğer ülkeler bir yana, o günlerden bu yana Anadolu toprakları casusların en çok gönderildiği bölgedir. Soğuk Savaş yıllarında en iyimser tahminle ortalama 25 ülkeden Türkiye’ye yaklaşık 10 bin casus, ajan vb. geldi. Günümüzde bu sayı 3 bin 500 civarında. Sadece Ankara’da yaklaşık 280290 deneyimli askeri personel, diplomat, istihbaratçı şu ya da bu amaçla bilgi topluyor. Gerisini siz düşünün diyor.
Ziya Gökalp – Türk Milliyetçiliğinin Temelleri
Sebil Yayınevi
208
19. ve 20. yüzyılda yaygın bir uygulama alanı bulan milliyetçilik düşüncesi, özellikle I. Dünya Savaşı'nın ardından dağılan imparatorluk enkazı üzerinde yükselen ulus devletlere zemin hazırladı. Gürültüyle çöken imparatorlukların tahakküm alanlarında bulanan çeşitli uluslar, yaygın milliyetçilik akımlarının etkisiyle kendi ulus devletlerini kurma mücadelesi içine girdiler. Bu mücadelenin tetikleyicisi olan milliyetçilik olgusu, aynı zamanda kurulan genç devletlerin ideolojik dayanağı da oldu. Çağın belirleyeni olan milliyetçilik, kurulan her yeni ulus devlette ideolog/ideologlar tarafından kurucu unsur olarak görülen milletin "kendine özgü şartlarına" göre teorize edildi.Almanya doğumlu İsrailli akademisyen Uriel Heyd, elinizde tutuğunuz bu önemli eserinde, modern Türkiye Cumhuriyeti'nin millî dayanaklarını, Türk milliyetçiliğinin ideolojik altyapısın temellendirdiğini söylediği Ziya Gökalp üzerinden irdeliyor. Bir tür "kurucu baba" figürü olarak yansıttığı Gökalp'i modern Türkiye Cumhuriyeti'nin ideolojik temellerinde merkezî bir noktaya (tartışmalı olarak) yerleştiriyor."