Din psikolojisi, bireylerin kutsal kabul ettikleri varlık yada varlıklarla ilişki çerçevesinde ortaya koydukları her türlü söz, tecrübe ve davranışı tecrübi yöntemle araştıran bir disiplindir. Din psikolojisi, bireylerin yaşadıkları dini hayatı oluşumu, yapı, gelişim şartları ve süreçleri, sonuçları ve etkileri açısından ele alan bir bilim dalıdır.
Marquis de Sade – Yatak Odasında Felsefe
Ayrıntı Yayınları
192
“Evet, ben bir libertenim, itiraf ediyorum, bu konuda akla gelebilecek her şeyi düşündüm; ama düşündüğüm, tasarladığım şeyleri elbette yapmadım ve kesinlikle de yapmayacağım. Ben bir libertenim, adi suçlu ya da katil değil.” Tüm zamanların en lanetli yazarı Marquis de Sade kendini böyle ifade etmişti. O, ömrü boyunca tüm Fransız politik rejimlerinin zindan müdavimiydi. Monarşi koşullarında demokrat, 1789'da devrimci bir aktivist... olan bu müebbet isyancı, hep orta yolu reddetmenin peşinde koştu. G. Apollinaire, A. Breton, O. Wilde, O. Mirbeau ve M. Heine gibi edebiyat devleri sayesinde gün ışığına çıkmış olan Sade'ın eserleri, yirminci yüzyılda felsefe, düşünce ve edebiyat alanında vazgeçilmez bir referans noktasına dönüşmüş; Dostoyevski dahil sayısız yaratıcının ilham kaynağı olmuştur. Başyapıtı olan Yatak Odasında Felsefe ise tüm dünya dillerine çevrilerek milyonlarca adet basılmış, birçok kez sinemaya uyarlanmış, özgür ve özgün düşüncenin doruğu olarak kabul edilmiştir. Genç bir kıza teorik ve pratik libertenlik eğitiminin verildiği Yatak Odasında Felsefe, metafiziğin, ahlakın, tarihin, felsefenin sık sık araya girdiği, 1795 tarihli yedi diyalogdan oluşuyor.
Diderot ve Rousseau'nun natüralizminin mirasçısı, Pascal'ın savunucusu olan Sade, bu eserinde on sekizinci yüzyılın düşünce akımlarına saldırıyor; özgür düşünceye sonuna kadar bağlı biri olarak doğayı yüceltiyor, şiddet de dahil her şeyin doğallığını savunuyor. Yalnızca cinselliği değil aynı zamanda etik, metafizik ve estetik algıyı da altüst ediyor. Ona göre “hayal gücü düzenin düşmanı.” Baştan sona neşe ve kara mizah duygusunun egemen olduğu bu eser, fikir ve edebiyat tarihinde bir başyapıt olarak kabul görmüştür. Büyük fikirler yüzünden ahlakı bozulacak kişiye yazıklar olsun! Felsefi düşünceler içinden yalnızca kötü olanları çekip almayı bilen, ahlakı her şeyle bozulan bu kişilere yazıklar olsun! Bunların ahlakının Seneca ya da Charron okuyarak bozulmadığını kim ileri sürebilir? Ben asla onlara hitap etmiyorum! Marquis de Sade
Sade, günümüzde türlü görünümler altında dönen temel soruna eğilmemizi istiyor bizim: İnsanın insanla ilişkilerine eğilmemizi.
- Simone de Beauvoir
George Orwell – 1984
Can Yayınları
352
Parti’nin dünya görüşü, onu hiç anlayamayan insanlara çok daha kolay dayatılıyordu. (...) Her şeyi yutuyorlar ve hiçbir zarar görmüyorlardı çünkü tıpkı bir mısır tanesinin bir kuşun bedeninden sindirilmeden geçip gitmesi gibi, yuttuklarından geriye bir şey kalmıyordu. George Orwell’in kült kitabı Bin Dokuz Yüz Seksen Dört, yazarın geleceğe ilişkin bir kâbus senaryosudur. Bireyselliğin yok edildiği, zihnin kontrol altına alındığı, insanların makineleşmiş kitlelere dönüştürüldüğü totaliter bir dünya düzeni, romanda inanılmaz bir hayal gücüyle, en ince ayrıntısına kadar kurgulanmıştır. Geçmişte ve günümüzde dünya sahnesinde tezgâhlanan oyunlar düşünüldüğünde, ütopik olduğu kadar gerçekçi bir romandır Bin Dokuz Yüz Seksen Dört. Güncelliğini hiçbir zaman yitirmeyen bir başyapıttır; yalnızca yarına değil, bugüne de ilişkin bir uyarı çığlığıdır.
George Orwell – Katalonya’ya Selam
BGST Yayınları
262
"Sahtekârlığın evrensel düzeyde egemen olduğu dönemlerde, gerçeği söylemek devrimci bir eylemdir." -George Orwell- George Orwell'in 1938 yılında yayımlanan kitabı Katalonya'ya Selam, Orwell'in bir milis olarak katıldığı İspanya İç Savaşı'ndaki deneyimlerini konu alır. Orwell'in birinci elden tanıklığına dayanan bu kitap, faşizme karşı yürütülen savaşa ışık tutmanın yanı sıra İspanya'da başlayan toplumsal devrimi, cumhuriyetçiler cephesinde anarşistler ile komünistler arasındaki çatışmaları önyargılardan uzak bir yaklaşımla yansıtmaktadır. Ne var ki yayımlandığı dönemde açık ve çarpıcı içeriği sebebiyle uzunca bir dönem gözlerden uzak tutulmuş, gereken ilgiyi görmemiştir. Yazarın en ünlü kitaplarından 1984 ve Hayvan Çiftliği'nin olgusal arka planını merak edenler için Katalonya'ya Selam muhakkak okunması gereken bir kitaptır. "Katalonya'ya Selam bence George Orwell'in en önemli eseridir. İspanya İç Savaşı'na dair pek çok şey biliyor olmama rağmen, bu kitap benim için oldukça aydınlatıcı oldu ... Orwell dürüst bir adamdı. Kendisini, ideolojik denetim sistemlerinden kurtarmaya çalışmış ve bunda başarılı olmuştur; işte tam da bu sebeple gayet sıradışı ve takdire şayan bir insandır." -Noam Chomsky-