Jean Baudrillard – Sessiz Yığınların Gölgesinde

e-kitap indir
Sessiz Yığınların Gölgesinde Kitap Kapağı Sessiz Yığınların Gölgesinde
Jean Baudrillard
Doğu Batı Yayınları
85

Her türlü anlamdan yoksun kalabalıklar, tehlikeli bir cıva gibi ortalığa yayılmış durumda. “Kitle” kavramı hâlâ sosyolojik bir kategori içinde düşünülebilir mi? İktidarların uzun zamandan beri mecburen taşımak zorunda kaldıkları bu ürkütücü ve biçimsiz gölgeler, var olan anlam örüntülerini yerle bir etmiştir. Ortalıkta dolaşan bu devasa kütleler her şeyi emmekte, yutmakta, anlamsızlaştırmakta ve tüm işaret sistemlerini tersine çevirmektedir. Nefes alınamayacak bu kürede görülen ve okunan ne varsa bir süre sonra hafiflemekte, daha doğrusu dev bir çukurun ağzında kaybolup gitmektedir. İçin için kaynamaktadır her şey... Bu simülakrlar oyununda bilgi ve haber ağları, iletişim araçları sayesinde çoktan bir eğlenceye dönüşmüş vaziyette. Gerçeklik ve bütünlük duygusunu tamamen yitirmiş sessiz yığınlar için “anlam”ın değil yalnızca zevk ve gösterilerin bir değeri olabilir. Onlar için tepki verme ve karşı koyma değil tıpkı bir âyindeymişcesine kendinden geçme ve büyülenme çok daha önemlidir. Kimse kimseye aslında ne olduğunu, ne düşündüğünü, ne hissettiğini de sormamaktadır. Şu var olan haliyle kitleler, hiçbir şeyi temsil etmemekte yalnızca anket ve referandumlar aracılığıyla arada bir yoklanmaktadırlar.


!!! KIRIK LİNK BİLDİRİM FORMU !!!

e-kitap indir

Ayşenur Akpınar Gönenç – Sivil Toplum

e-kitap indir
Sivil Toplum Kitap Kapağı Sivil Toplum
Ayşenur Akpınar Gönenç

Son zamanlarda, bir yandan sivil toplum kuruluşları ve bunların faaiyetleri yazılı ve görsel basının ilgi odağı haline gelirken, diğer yandan sosyal bilimler literatüründe sivil toplum kavramı ve ülkemizdeki yansımalarına ilişkin çalışmaların sayısı gözle görülür bir biçimde artmıştır. Ayşenur Akpınar Gönenç’in, bu güncel konuyu bilimsel bir yöntemle derinlemesine incelediği “Sivil Toplum, Düşünsel Temelleri ve Türkiye Perspektifi” isimli çalışması Türk Sosyal Bilimler Literatürüne önemli bir katkı niteliğindedir.
Bu çalışma üzerine bir iki söz söylemeden önce, şunun altını çizmek faydalı olabilir: “Sivil Toplum, Düşünsel Temelleri ve Türkiye Perspektifi” bir hukuk felsefesi doktora tezi olarak ortaya çıkmıştır. Bu nedenle yapılan çözümlemelerde, felsefe boyutu ön plana çıkmaktadır. Ancak, bu çalışmayı, sadece bir felsefe metni olarak değerlendirmek te haksızlık olur. Kitabın tümüne yayılan sosyolojik bakış açısı ve Türkiye’ye ilişkin saptamalar bu çalışmayı daha geniş bir okuyucu kitlesinin ilgi alanına taşımaktadır.
Çalışmanın I. Bölümü geniş sayılabilecek teorik bir giriş niteliğindedir. Yazar, bu bölümde, geçmişten günümüze sivil toplum kavramının felsefi temellerini araştırmaktadır. Yazarın yaptığı çözümlemelerden anlaşılacağı gibi, temelleri İlkçağ düşünürlerinden Aristotelese’e kadar giden bu kavram; Hobbes, Locke, Ferguson, Paine, Hegel, Marx, Tocqueville, Gramsci, vd. düşünürlerin elinde gelişip zenginleşerek bugünkü içeriğine kavuşmaktadır. Yazar bu bölümde, her bir düşünürün sivil topluma ilişkin fikirlerini bir bütünlük içinde ele aldığı için, sadece belli bir düşünürün bu konudaki fikirlerini merak eden okuyuculara da önemli bir kaynak sunmaktadır. Bu niteliğiyle bu kitap bir referans kitap kimliği de taşımaktadır.
“Sivil Toplum, Düşünsel Temelleri ve Türkiye Perspektifi” isimli çalışmanın II. Bölümü, sosyolojik bir yaklaşıma ağırlık vererek “Türkiye’de Sivil Toplum” konusunu ele almaktadır. Bizi daha fazla ilgilendiren bu bölüm, aslında Türkiye örneği çerçevesinde sivil toplum-demokrasi ilişkisini sorgulamaktadır. Bu bölümde yapılan sosyolojik çözümlemeler, sivil toplumun siyasi tarih bağlamında Batı’da (Avrupa’da) toplumsal tarihin bir aşaması olarak ele alındığı saptamasıyla başlamaktadır. Bu saptamanın ardından, yazar kendisine belki de konunun en can alıcı sorusunu yöneltmekte ve Osmanlı İmparatorluğu’nda sivil toplumdan söz etmenin mümkün olup olmadığını araştırmaktadır. Bu soruyu aydınlatmak amacıyla, bugün bizim sivil toplum unsuru sayabileceğimiz örgütlenmelerin veya oluşumların (vakıf, lonca, ulema, ayan, azınlıklar) Osmalı’da nasıl şekillendiği noktası üzerinde durmakta ve şu sonuca varmaktadır: Osmanlı’da, bugün bizim sivil toplum unsuru olarak algıladığımız yapılar idari mekanizmanın dışında yer almalarına rağmen, bu mekanizmayla sıkı bir ilişki içindedir. Merkezi yönetim toplumu bu örgütler veya oluşumlar vasıtasıyla denetim altında tutar. Bu nedenle, bunların bugün anladığımız anlamda sivil toplum unsurları olarak adlandırılması mümkün değildir.
Bu önemli değerlendirmeden sonra yazar, Osmanlı’daki modernleşme hareketlerinin toplumsal yansımalarını sivil toplumla ilişkilendirerek ortaya koymaktadır. Konu, bu noktada Cumhuriyet Dönemi’nin yeni düzenine bağlanır. Aslında yazarın Cumhuriyet Dönemi Türkiye’si sivil toplumu konusundaki saptamaları, büyük ölçüde tek parti döneminden bugüne, Türk siyasi hayatının bir özeti gibidir. Yaklaşık 50 yıllık demokrasi deneyimimiz bize, iniş ve çıkışlarıyla, yanlışlarıyla doğrularıyla oluşum halindeki bir sivil toplumun yaşam grafiğini verir.
“Sivil Toplum, Düşünsel Temelleri ve Türkiye Perspektifi”, günümüz Türkiye’sinde demokrasi arayışlarıyla başa baş giden bir sivil toplum arayışının var olduğu saptamasıyla son bulmaktadır. Ünlü Alman Düşünür Jürgen Habermas’ın vurguladığı gibi, sivil toplum ancak sosyalleşme, siyasi kültür ve özgürlüğe alışkın bir toplum ve kültürel geleneğin desteğiyle gelişebilir. Son bir kaç yılda ülkemizde bu konuda olumlu adımların atıldığı bir gerçektir, ancak daha yapılacak pek çok şey olduğunu da kabul etmek gerekir. İşe, “Sivil Toplum, Düşünsel Temelleri ve Türkiye Perspektifi” kitabında yapılan çözümlemeler ışığında, sivil toplum kavramını teorik planda tartışarak başlayabiliriz.


!!! KIRIK LİNK BİLDİRİM FORMU !!!

e-kitap indir

Slavoj Zizek – Yamuk Bakmak

e-kitap indir
Yamuk Bakmak: Popüler Kültürden Jacques Lacan'a Giriş Kitap Kapağı Yamuk Bakmak: Popüler Kültürden Jacques Lacan'a Giriş
Slavoj Zizek
Metis Yayınları
240

Hitchcock filmleri, Stephen King, korku, bilimkurgu ve dedektif öyküleri, popüler romantik romanlar, günümüz kitle kültürü, Stalinist pornografi, Biçimsel Demokrasi, sonra Lacan, Hegel, Kant, Sade ve diğerleri... Hepsi bir arada, yan yana.

İçinde hep rahat edegeldiğimiz düşünme ve açıklama çerçevelerinin otomatikliğinin sekteye uğradığı anlarda hissettiğimiz, sezdiğimiz, ama en derinlerdeki mantığına bir türlü nüfuz edemediğimiz için söze dökülmeden kalan şeyler vardır... Son dönemde Avrupa'nın "çevresi"nde yükselen yeni sosyal hareketlerin içinden gelen Slavoj Zizek, belki tam da bu mesafesi sayesinde, bu tür şeyleri söze dökmeyi başarabiliyor. Bunu ilk elde bir arada düşünemeyeceğimiz tema ve kişileri birlikte okuyarak yapıyor; Zizek'e özgü bu "yamuk bakış" sayesinde, dik, cepheden bir bakışla asla görülemeyecek yepyeni düşünce katmanları seriliyor gözlerimizin önüne. Zizek bir taştan diğerine seker gibi yazdığı halde, anlatıyı asla dağıtmadan, olağanüstü bir akıcılıkla, yaşadığımız çağın kültürel ifadelerini boydan boya katedebiliyor.

Hangi alana yerleşiyor bu kitap? Felsefe mi, psikanaliz mi? Film ya da edebiyat eleştirisi mi? Yoksa sosyoloji ya da siyaset mi? Bizce hepsine ve hiçbirine. Sadece şu söylenebilir; Böyle bir metin ancak Zizek tarafından yazılabilirdi.

Zevkle okuyacağınızı düşünüyoruz.


!!! KIRIK LİNK BİLDİRİM FORMU !!!

e-kitap indir