Tahir Özakkaş – Bütüncül Psikoterapi
Litera Yayınları
471
Batıda geliştirilmiş olan insan modelleri ve tedavi stratejileri evrensel insanı tanımlamakta çok net ve açık bilgiler sunmaktadır. Gelişmiş ülkelerde bir psikoterapi kültürü bulunduğu ve bu toplumların ortak bir kabulü haline geldiği için, psikoterapinin değişik yöntemlerinin kendilerine kolayca uygulama alanı bulabildiğini görmekteyiz. Ancak gelişmekte olan ülkelerde durum böyle değildir. İnsanların bedensel gereksinimleri ve rahatsızlıklarının, medeni bir tavırla dikkate alınıp karşılanması gibi ruhsal gereksinim ve rahatsızlıklarının da en uygun yöntemlerle giderilmesi aynı şekilde modern bir tavrın sergilenmesi anlamına gelir. Bu çerçevede psikoterapi uygulamalarının değişik ekol ve yöntemlere göre çeşitlilik arzettiğinden ve neredeyse her insana özgü bir yöntemin bulunabileceği bir psikoterapi spektrumundan söz etmek mümkündür. Bütün bu psikoterapi yaklaşım ve teknikleri, tek başına ele alındığında, insan gerçeğinin ancak bir tarafını izah edebilmekte ve bütünü açıklamada yetersiz kalmaktadır.
Bu eserde psikoterapi tekniklerinin bir insanın bütüncül olarak izah edilmesi yolunda nasıl kullanılabildiği araştırılmakta ve bulgular okuyucuyla paylaşılmaktadır. Yine bu çalışmada, insanı tek bir ekolün dar kalıpları içinde değerlendirmek yerine hiçbir ekolün mensubu olmadan geniş bir bakış açısıyla klinik tablonun hangi ekole veya ekollere uyduğunun incelemesi ve irdelemesi yapılmaktadır. Eserde söz konusu bütüncül yaklaşımla, literatürdeki en ince detayları bile izah edebilen özgün bir teori ortaya konulmaktadır.
Kendimizi tanımak, nasıl bir hayat sürdüğümüzün bilincine varmak ve insanı insan yapan temel özellikleri fark etmek istiyorsak bu kitabı dikkatli bir şekilde okumamız kaçınılmazdır.
Michel Foucault – Deliliğin Tarihi
İmge Kitabevi
798
Michel Foucault, Deliliğin Tarihi'nde, deliliğin gündelik yaşamın bir parçası sayıldığı, kaçıklarla çılgınların sokaklarda ellerini kollarını sallayarak dolaştıkları Orta Çağ'dan, tehlikeli sayılmaya başladıkları, tımarhanelere kapatıldıkları, öteki insanlarla aralarına ilk kez duvarların çekildiği 18. yüzyıla kadar, Batı'da deliliğin arkeolojisini irdeliyor.
Deliliğin fantastik dünyasında dolaşırken Foucault, aslında “deli”nin bize onun deli olduğuna karar veren, onu öyle konumlandıran genel toplumsal harita üzerinde işgal ettiği yer itibarıyla yansıdığını gösteriyor. Her çağın kendi ütopyası içinde kendini arındırdığı, saflaştırdığı, idealleştirdiği tarihsel yolculukta, delinin bu arınma ayin ve oyunundaki yerini ve rolünü kavramamızı sağlıyor. Bu nedenle, Deliliğin Tarihi, aynı zamanda aklın tarihinin ana hatlarını da ortaya koyuyor: Akıl, kendini ancak deliliğin zıddında, deliliğin zıddı olarak tanımlayabiliyor. Öyleyse delilik, toplum düzeninin varlığı için gerekli; çünkü bu düzen ancak kendi negatifinin aynasında kimlik bulabiliyor.
Kemal Sayar – Bir Bilim Olarak Psikiyatri
Kaknüs Yayınları
208
Soru sormaktan kaçınmak verilebilecek cevapların en kötüsüdür diyor bir yazar. Bu kitap dikkatli bir okura iyi sorular vadetmektedir. Sormaya başladığımız anda düşünmeye, düşünmeye başladığımız anda sormaya da başlamış oluruz. Elinizde tuttuğunuz kitabın bir amacı felsefe, antropoloji ve sair kültürel okumalara meraklı kişileri ruh sağlığı alanının kimi çetrefil sorularıyla buluşturmaksa, bir diğer amacı da mesleğin içinden kişilerin kafasını karıştırmaktır. Kitabın edötürleri, öznellik ve muğlaklığın öne çıktığı bir zaman diliminde bilimde kesin inançlılar a pek az yer kaldığı fikrindedir.
Bu kitapta yer alan makaleler pozitif bilimsel etkinliğin düşünce ve sosyal bilimlerden bağımsız ele alınamayacağını, kendi üzerine düşünme pratiği en gelişmiş tıp dalı olan psikiyatriden hareketle söylemektedirler. Bu makalelerde, yerleşik ruh sağlığı söylemine eleştirel bir bakış vardır, buradan sızan fikir insan tekinin biricikliğine, moleküllere indirgenemezliğine, zübde-i alem liğine delalet etmektedir. Bir bilim olarak psikiyatri; sosyal disiplinlere, düşünceye, sanat ve edebiyata yakın durabildiği ölçüde insana da yakın durmuş olacaktır.