- Seni doğuracağıma taş doğursaydım!
- Senin çocukların da aynısını sana yapsın inşallah!
- Hep babanın tarafını tut sen.
- Benim günahım neydi de...
- Bana anne deme!
- Kanser ettiniz beni.
- Kızdım mı adım kızdı oluyor!
- Öleyim de kurtulun benden!
- Gün yüzü göstermediniz bana.
- Kime çektin sen bilmem ki?
- Seni alan üç gün sonra geri getirir.
- Yaptığın banaysa, öğrendiğin sana.
- Sen dururken ben mi gideyim ekmek almaya?!
- Seni dokuz ay karnımda taşıdım ben!
- Sana da iyilik yaramıyor.
- Doğru, ben kimim ki zaten?!
Bu ve benzeri serzenişlere maruz kalmış... Kola almak için para istediğinde ne kolası karpuz var dolapta cevabını duymuş... Hava kararmadan evde olması gereken... Bereketi kaçıyor diye; misafire hazırlanan sıcak köftelerin, böreğin yanından kovulmuş... Aynısından evde var veyahut dönüşte alırız yalanlarıyla kandırılmış... “Babası şuna bir şey de” ile sarı kart gösterilmiş... Annesini ihmal etmiş, üzmüş Çocukların kitabı.