Sınır Ötesi Yayınları
200
İslam Tasavvufu'na göre görünmez anlaşılmaz yani akıl ve beş duyu ile algılanamaz âleme gayb âlemi denir. Gayb, görülenin zıttıdır ve gayb görülenden üstündür. Eskiler buna "Ledün İlmi" ismini vermişlerdi. Şimdi ise "Kendinde Öğretim" diyoruz. Bu içsel bâtıni bir yolculuktur. Bu yolculuğu yazarımız kitabında şöyle tanımlamıştır: "Batında derin ol, derinleş ki, zahirde genişleyebilesin. Gayb âleminde derinleş ki, görüneninde yol alabilesin. Gizlinde derinleş ki, bedenindeki dünyadan, hakikat dünyasına doğabilesin. Ledün İlmi sende zuhur etsin, açığa çıksın, kendini meydana vursun. Yoksa zahirilikte boğulursun."Hayy'di... Konuşanın, konuştuğunu yazdıkları gibi, susanın susduğu da kayıt altındadır. Esas susanların konuşmalarını duyma zamanı geldi. Kulak verelim. Hayy'di.. Gece gündüze, gündüz de geceye asla kavuşamaz, aralarında hep alaca karanlık vardır. Birinden diğerine geçebilmek, o "alacaya" uğramadan olmaz. Bu dünya için de insan için de öyledir. Gecenin karanlığından, kim, hemen gündüzün aydınlığına geçmiş ki? Bir adım daha at. Hayy'di.. Herkes kendi hazine sandığının üzerinde oturmakta. Ve kilidin anahtarı da, yine kendi eline verilmiştir. Eğer ki o kapakları açarsa, bir sağanak geliyor onlara, bu sağanak uyanışa sebeptir. Hazır mısın kendi hazinende neler var bir göz atmaya? Hayy'di.. Erbabı sensin. Esbabı benim. Sen bana Ayn'a, ben sana Ayn'a. Kanatların uçacak hâle geldi, onları Şems Güneşi'nde parlat ve hazırda tut. Yine bir "Yeni"ye doğru uçacaksın. Gönül Dostluğu'na. Hayy'di.