Kalkedon Yayınları
150
Kapitalizmde, son otuz yıl içinde ortaya çıkan değişimler, yaygın bir üçleme ile karakterize edilmektedir: Neoliberalizm, küreselleşme ve malileşme. Bunların ilk ikisi hakkında bir sürü şey yazılmış olmakla birlikte, üçüncüye dair çok daha az dikkat sarf edilmiştir. 1 Yine de malileşme bugün artık giderek üçlemenin egemen gücü olarak görülmektedir. Kapitalizmin malileşmesi; iktisadi etkinliğin ağırlık merkezinin üretimden (ve hatta büyüyen hizmetler sektöründen) finansa doğru kayması günümüzün kilit sorunlarından birisini oluşturmaktadır. Bu öğe, kapitalizm yeni bir evreyle mi girdi sorusunun ortaya atılmasını herhangi bir başka görüngüden daha fazla zorlamaktadır.
Sistem malileşmenin bir sonucu olarak değişmiş olmasına değişmiştir ama bu değişimin, üretim içindeki temel birikim sorununun aynı kalması nedeniyle, kapitalizmin bütünüyle yeni bir evresi olmaktan uzak olduğunu ileri süreceğim. Malileşme, bunun yerine, kapitalizmin tekelci evresinin, "tekelci-mali sermaye" olarak adlandırılabilecek olan yeni bir melez evresiyle sonuçlandı. Sermaye, köklü bir yöne doğru ilerlemek yerine, sonsuz gibi görünen bir durgunluk ve mali patlama çemberine yakalandı. Tekelci-mali sermayenin bu yeni ekonomik ilişkilerinin deprem üssü, hâlâ hâkim kapitalist ekonomi durumunda olan Birleşik Devletlerde bulunuyor, ancak küresel sisteme de artan ölçülerde nüfuz ediyor.