Başkan Yayınları
247
Dünya hem vardı hem yoktu...İnsanlar hem yaşıyorlardı, hem de yaşamıyorlardı. Dünya artık, çelik mağaralarla dolu yabancı bir gezegendi. İnsanlar da, bu mağaraların içinde yaşamaya adeta mahkumlardı. Açık havaya çıkmaktan güneşi görmekten korkuyorlardı. Nüfusun hızla artması, kaynakların giderek tükenmesi de ayrı bir sorundu. Başka dünyalardan gelen kusursuz ve kendini beğenmiş "Uzaycılar" dünyayı robotlara dayalı bir ekonominin kurtaracağına inanıyorlardı. "Ortaçağcılar" adı verilen bir grup dünyalı ise eskiye, yani toprağa dönülmesinden yanaydı.
"Uzaycı" bir robot uzmanının öldürülmesiyle, gerginlik doruğa çıkmıştı. Kusursuz bir cinayet işlenmişti. Bu cinayetin esrarı çözülmezse çılgın katil tüm galaksiyi yokedebilirdi. Durum, gerçekten endişe vericiydi ve zaman insanlığın aleyhine ilerliyordu.