Karen Blixen – Ölümsüz Öykü
Çetin Altan – Rıza Bey’in Polisiye Öyküleri
İnkılap Kitabevi
287
Dünya Edebiyatında polisiye edebiyatın yeri gözardı edilemeyecek bir anaçlıkta. Özellikler gelişmiş toplumlarda yüzbinlerce satan önemli bir bölümü bu dala ait...
Az gelişmişlik, "gözlemciliğe", "anı anlatımcılığına" ve "toplumsal gerçekliğe" ayırdığı payı; düşsel yaratıcılığa ve bu arada okuyucuları daha yüreğinden yakalayan ve toplumsal kesitlere insan tiplerlerini daha değişik bir gergef içnde sunan polisiye yapıtlara ayıramıyor...
Bizde ise Batı taklidi kokan bir iki örnek dışında, polisiye edebiyat, genel edebiyatımızın en öksüz kalmış bölümü... Çetin Altan, Rıza Bey'in Polisiye Öyküleri adındaki yeni kitabında, bu öksüzlüğün kapısını tıkırdatmaya çalışıyor... Amaç, yazılar bahçesinde eksikliği duyulan önemli bir türün, ilk fidanlarından birini dikmek..
Yazar, gazetedeki sütununda da pazar günlerini Rıza Bey'in öykülerine ayırmıştı. Değişik kurgular içinde karmakarışık düğümlerle beklenmedik çözümlerinin gördüğü geniş ilgi karşısında, Rıza Bey'in öykülerini kitaplaştırmak kaçınılmaz oldu.
Türk edebiyatının boş bırakılmış bir alanında Çetin Altan'dan bir hayli değişik ve özgün sayfalar okuyacaksınız.
Bunu, az gelişmişlikten gelişmişliğe doğru kurulmakta olan köprüde, çorbada tuz benzeri, iyi niyetli bir çaba olarak değerlendirmeniz dileğiyle...
Nedim Gürsel – Ögleden Sonra Aşk
Doğan Kitap
152
"Sonra, Nefeli'den ayrıldıktan sonra, başka Yunanlı kadınlar da tanıdım. Nefeli'den olduğu gibi onlardan uzun süre vazgeçemedim. Tutkulu, kışkırtıcı, kıskanç ve sert, yatakta yumuşaktılar. Ruhu olan kadınlardı diyeceğim, sarıldığımızda kaskatı kesilmezlerdi. Eline ayağına çabuktular ama hiçbiriyle öğleden sonra seviştiğimi anımsamıyorum."
"Necibe, Paşa'nın koynuna girdiği ilk kadın değildi elbet, ama en deneyimsiziydi. Söylemeye bile gerek yok. O güne dek eli erkek eline değmemişti. Paşa yalıda her gece, pembe odanın geniş yatağında, atlas yorganın altında Necibe'nin körpe, beyaz gövdesine bir yunus gibi dalıp çıkarken her kıvrılışta, her inleyişte, hadi doğrusunu yazayım, Necibe'nin yumuşacık kadınlığına her giriş çıkışta, eşini kendisine biraz daha bağladığını, kul köle ettiğini biliyor muydu acaba? Bildiğini varsayalım. Varsaymak da yetmez. Pembe odaya bir geceliğine konuk olup sevişmelerine tanık olalım."
"Aşkın teslim almak olduğunu düşünüyor. Belki de teslim olmaktır, diye geçiriyor içinden son bir çabayla, aşk teslim almak değilse teslim olmaktır."