Anka Yayınları
344
eKitap Arşivi – Ücretsiz PDF E-Kitap İndir
Yalnızca PDF e-kitapların paylaşıldığı Ücretsiz bir ekitap arşividir.
Bu kitap, XXI. yüzyılın eşiğinde gücün durumuyla ilgilidir. Şiddeti, serveti, bilgiyi ve bunların hayatımızda oynadığı rolü ele almaktadır. Kargaşa içindeki bir dünyada güce giden yeni yollar hakkındadır.
Güç denilen şey, nice kere kötüye kullanılmış olması nedeniyle üzerine yapışıp kalmış olan kötü kokuya rağmen, aslında ne iyi, ne de kötüdür. Her insani ilişkinin ayrılmaz bir yönüdür ve cinsel ilişkilerimizden çalıştığımız işe, kullandığımız arabalara, seyrettiğimiz televizyona, beslediğimiz umutlara kadar her şeyi etkilemektedir. Bizler, çoğumuzun sandığından daha büyük ölçüde, gücün ürünleriyiz...
Alphonso Lingis, birçok kitabı olduğu halde Batı'da yeterice tanınmayan bir felsefeci ve gezgin. Tanınmamasının bir nedeni de herhalde rasyonel Batı'nın ancak kendsiyle analojiler kurarak, özetle kendisine benzeterek kavrayabildiği öteki kültürleri, olanca başkalıkları içinde anlamaya, kendi sözleriyle konuşturmaya çalışması. Bunu da antropolojinin indirgeyici normlar içinde değil. Batı rasyonalizmin içerdiği ciddi çatlkları, anlamlı ve tekil bir hayat yaşamanın önüne çıkardığı maddi ve manevi engelleri serimleyecek biçimde yapması.
Ortak Bir Şeyleri Olmayanarn Ortaklığı önce rasyonel cemaati betimliyor; Herkesin ortak-aonim söylemi kendi dilinde yeniden ürettiği, kendini ancak yaptığı "iş"le tanımlayan; Levinası'ın terimleriyle "söyleme"yi tali, "söylenen"i temel önemde gören bir cemaattir bu. Bu cemaat temel fetişi olan "iletişi değeri olmayan mırıltısını, uğultusunu "gürültü" sayar; her ağaç ve her güvercin için aslında ayrı bir sözcüğe ihtiyaç duyulduğunu görmezden gelir. Rasyonel söylem, hakikatini tesis etmek için kurumlara ihtiyaç duyar ve paryayı, mistiği, psikotiği, vahşiyi, teröristi bu hakikate ulaşmaktan aciz görüp dışlar. Lingis bu cemaatin karşısına "öteki cemaat"i çıkarır. Beninle ortak hiçbir şeyi olmayan ötekiyle karşılaştığım cemaattir bu. Burada öteki, benimle sadece sözleriyle değil, çıplak gözleri, boş elleri ve sessizliğile, yaralanabilirliğiyle yüzleşir. Burada benim rasyonel buyruğumun tutarlılığını boan bir davetsiz misafir, bir ıstırap yüzeydir öteki. Onunla ancak istemdışı bir hareketle, katıksız bir derinlik duygusuyla hissedebilen kimsenin mülk edinemeyeceği, ilkselin için gömülerek karşılaşırız.
Akıl sorgulamasını yeni uçlara taşıyan epeyce çetrefil, hatta garip bir kitap elinizdeki. Felsefe, gezi kitabı, otobyografi, anlatı ve antropoloji metni gibi kalıp türlerin hiçbirine sığayan, hem çok ağırbaşlı hem d çok çoklusu, "taşkın" bir kitap. Okuru felsefi düşüncenin en soyut, en soğuk topraklarından uzun bir süre gezdirip yorarken birdenbire Nikaragualı Sandinist bir gerillayı, Laolu kavruk, edepsiz bir garsonu, çocuğuna gökkuşağını görmeyi öğreten bir kadını, yağmur ormanlarının uğultusunu, okyanusların serinliğini, Balinezya yerlilerinin muhteşem Keçak törenini şiirsel bir üslupla anlatmaya başlayıp ateşe atan bir kitap. Ter dökmeyi göze alanlar karşılığını, fazlasıyla bulacaklar...
"Tarih biliminin ortaya çıkma koşulları içindeki dolayım, bir derin-bilgi dolayımı değildir. Tam tersine bu dolayım bizi güncelliğe çağırır. Çünkü geçmişte Marx'tan beklenen bugün her zamankinden daha çok bizden istenmektedir. Marksist teoriyi 'geliştirmek' yani kapitalist-emperyalist sömürü ve eğemenliğin yeni biçimlerini çözümlemek için, işçi hareketi ile teori arasında uygun bir birlik kurmak için, her zamankinden daha çok proleter teorik konumlar üzerinde yer almamız gerekiyor. Bu ise, egemen sınıfın tüm ideolojilerinin köklü bir eleştirisini yaparak, proleter siyasal duruştan hareketle bu teorik konumları işleyip geliştirmek anlamına geliyor.