Conrad Lodziak – Kapitalizm ve Kültür

e-kitap indir
Kapitalizm ve Kültür Kitap Kapağı Kapitalizm ve Kültür
Conrad Lodziak
Çitlembik Yayınları
144

Gelişmiş kapitalist toplumlardaki politik söylemin merkezindeki 'ideoloji' ne kadar güçlü? İnsanların büyük çoğunluğu için ne anlam ifade ediyor, hayatlarını ne kadar etkiliyor?

Conrad Lodziak İhtiyaçların Manipülasyonu'nda, Sol politikaların son yıllarda odaklandığı ideoloji ve ideolojik mücadele vurgusunun, postmodern dünyada Sol hareketi yanlış yere götürdüğünü ve amaca zarar verdiğini savunuyor. Harcuse, Habermas, Seve ve Gorz'un çalışmalarına başvuran Lodziak, kapitalizmin giderek insanların ihtiyaçlarına yanıt vermekten uzaklaşırken, bunun kapitalist sisteme olan bağımlılığımızı azaltacak yeni bir muhalefet kültürü fırsatı yarattığına dikkat çekiyor ve kitabını bu amaca adıyor.

Kapitalizmin yok edilmesinin mümkün olmadığı görüşünün büyük ölçüde sorumlusu ilan ettiği egemen ideoloji tezinin karşısına koyduğu "ihtiyaçların manipülasyonu" tezini herkesin anlayabileceği, güçlü bir yorumla sunuyor. Hem egemenlik yapılarının yeniden üretiminin açıklanmasında, hem de muhalif politikanın yürütülmesi için savunduklarıyla egemen ideoloji tezinin karşısında duruyor.
"Şimdiki konumumuzdan baktığımızda kapitalist sistemin gücüyle mücadele etme yönünde geliştirilecek herhangi bir politikanın hiçbir başarı şansı yokmuş gibi görünebilir. Ancak gelecekte çok sayıda insan kendisi için bir özerklik kültürü geliştirdiğinde, kapitalist sistemle çatışmaya girme düşüncesi o kadar da göz korkutucu gelmeyecektir. İnsanlar, kendi kaderini tayin deneyimini yaşadıklarında, mücadeleye girişmek için daha hazırlıklı olacak ve kolektif eylemin başarı kazanacağına umutla bakabileceklerdir."


!!! KIRIK LİNK BİLDİRİM FORMU !!!

e-kitap indir

David Hume – İnsan Zihni Üzerine Bir Araştırma

e-kitap indir
İnsan Zihni Üzerine Bir Araştırma Kitap Kapağı İnsan Zihni Üzerine Bir Araştırma
David Hume
Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları
290

David Hume (ya da Home; 1711-1776) bir İskoçyalı felsefeci idi. 1738-40’da yayımladığı “İnsan Doğası Üzerine Bir İnceleme” yalnızca Hume’un değil ama bütün bir görgücü literatürün en önemli çalışmasıdır. Hume’un felsefesi Bacon, Locke ve Berkeley gibi yazarların öznel idealiz­mini baştan sona yineler ve kuşkucu dogmaya en küçük bir katkıda bulunmaz. Popülerlikte öncellerini gölgede bırakmasının nedeni onlardan daha tutarlı olmaktan korkmamasına, görgücülüğü en uç vargılarında sınırsızca formüle etmesine bağlıdır.
Karl Popper’dan Bertrand Russell’a, Viyana Çevresinden bütün bir Analitik Geleneğe yirminci yüzyılın başat felsefeciliğini esinlendiren ve yüreklendiren ad Hume’dur. Başka bir deyişle, aşağı yukarı bütün bir yüzyılın düşünce emeğini soğuran, sayısız bilinci ve ölçüsüz kaynağı ölçüsüzce tüketip bitiren Anglo-Saxon felsefeciliğinin sponsoru Hume’dur. Ek olarak, Hume’un felsefesi Kant’ın bilgiyi tam olarak Hume’un yaptığı gibi deneyime sınırlayan ve “inanca yer açmak için bilgiyi yok etmek zorunda kalan” Aşkınsal Felsefesinin de başlıca esin kaynağı olmuştur.
Hume’un görgül gözlemlerine göre, “olguların ‘doğruluğuna’ ilişkin kanımız duygu, bellek, ve nedensel bağlantı üzerine dayalı uslamlamalar üzerine, e.d. neden ve etki ilişkisi üze­rine dayanır. ... Bu ilişkinin bilgisi a priori uslamlama yoluyla elde edilmez, ama bütünüyle deneyimden doğar. Bu nedenle deneyimin ötesinde hiçbir bilgi ve hiçbir metafizik yoktur.” Bu öncüller üzerine, Hume deneyime içkin bir metafizik geliştirir. Böylece deneyimden türe­tilebilecek nedensellik salt bir alışkanlık, salt ruhbilimsel bir çağrışım olurken, deneyimden türetilebilecek “bilgi” ise gerçekte bilgi olmaktan çok tümevarım ve olasılık düzleminde kala­caktır. Bu felsefede, kuşkuculuk geçici bir bilgisizlik durumu değil ama homo sapiensi yeni bir insan türüne, homo scepticusa evrimlendiren entellektüel bir etmendir. Sayı ve olgu ile ilgisiz ve ilişkisiz oldukları kabul edilen ahlak, etik ve estetik boyutları bilgiden bağışlanırken, doğa bilimlerinin kendileri de bu öznel idealizmin yorumunda içeriksiz bir tasarımlar kütlesine indirgenir. Bilimin kendisi bilgi olmamak, kuşku olmak zorundadır.
Kuşkucu bakış açısı herhangi bir tanıtlama üzerine, bilgi üzerine dayanmaz çünkü dayanma­malıdır. Yalnızca ruhbilimsel bir eğilim üzerine, yalnızca kuşkunun deneyimi üzerine dayan­malıdır. Ve gerçekten de ona dayanır. Amaç usa karşı önlem almak, onun sakıncalı savlarını durdurmaktır. Aslında bu gereksiz bir önlem olarak görünür, çünkü usun egemenliği bir mittir ve her durumda “us tutkulara yenik düşer.”
Daha sonra görgücülüğe başka birçoklarının arasında “sıradan dil felsefesi” gibi yeni bir ad daha kazandıran kimi analitik düşünürler felsefelerinin bir sıradanlık sorunu, aslında en sıra­dan sağ-duyunun bir sorunu olduğunu buldular. Hume’un önerdiği gibi, uslarını tutkularının hizmetine vererek onu kendi kendini çürütmenin bir aracına çevirdiler.
Her nasılsa, son yıllarda durum değişiyor görünmekte ve analitik felsefenin “düşüşünden” söz edilmektedir. Gene de bu konuda geç kalındığını söylemek çok doğru olmayacaktır. Aslında bir “düşüş”ten söz etmek bile gereksiz olacaktır, çünkü analitik gelenek hiçbir zaman çukur­dan çıkmamıştır. Analitik geleneğin insan bilgisine hizmeti usun kendine karşı yöneltebile­ceği uslamlamaları geliştirmek, bilgisiz estetik, bilgisiz etik ve bilgisiz bilim davalarına hizmet etmek olmuştur.
— Aziz Yardımlı


!!! KIRIK LİNK BİLDİRİM FORMU !!!

e-kitap indir

Derek Sayer – Soyutlamanın Şiddeti

e-kitap indir
Soyutlamanın Şiddeti: Tarihsel Materyalizmin Analitik Temelleri Kitap Kapağı Soyutlamanın Şiddeti: Tarihsel Materyalizmin Analitik Temelleri
Derek Sayer
Habitus Kitap
208

Tarihsel maddeciliğin analitik temellerinin bu özgün ve kışkırtıcı incelemesi, Marx'ın toplumsal kuramının meydan okuyan bir yeniden değerlendirmesini ve geleneksel Marksist düşüncenin müthiş bir eleştirisini sunuyor.

Marksist sosyolojinin temel kavramları -üretim güçleri ve ilişkileri, ekonomik yapı ve üstyapı, mülkiyet, sınıf, ideoloji ve devlet- ayrıntılarıyla irdeleniyor. Alışılmadık şekilde, Sayer bunları aslında, gerek kapitalist gerek prekapitalist toplumların geniş bir görgül analizi yelpazesinde, fiilen Marx tarafından kullanıldıkları haliyle inceliyor. İkna edici bir şekilde, kavramların standart Marksist yorumlamalarının, Marx'ın kendi analitik uygulamasıyla tutarsız olduğunu ve bunların bizzat Marx'ın fetişizm teşhisi koyduğu şeyin örnekleri olduğunu gösteriyor.

Bu kitap Marx'ın maddeciliğine, diyalektik felsefesini, ampirik yöntemini ve hümanist esinini iade ediyor. Son derece ayrıntılı belgelenmiş, anlaşılı bir dille yazılmış, berrak şekilde tartışılmış bu eser, Marx üzerine çağdaş külliyata alabildiğine önemli bir katkıdır.


!!! KIRIK LİNK BİLDİRİM FORMU !!!

e-kitap indir

Emile Durkheim – Meslek Ahlakı

e-kitap indir
Meslek Ahlakı Kitap Kapağı Meslek Ahlakı
Emile Durkheim
Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları

15 Nisan 1858 tarihinde Epinal, Loren'de bir Yahudi Hahambaşı'nın oğlu olarak dünyaya geldi. Felsefe öğretmenliği yaptı. 1885 de Almanya'da bulundu. Fransa'ya dönüşte yayımladığı makaleler ilgi topladı. 1887 Bordeaux Üniversitesi'nde ders vermeye başladı. 1902 yılında Sorbonne Edebiyat Fakültesi'nde çalışmalarını sürdürdü. 1906 yılında Buisson'un ölümü üzerine Sorbonne Eğitimbilim Profesörlüğüne getirildi.

Durkheim toplumbilimi kendi olgularını kendi ön dayanaklarıyla işleyen bir bilim durumuna getirdi. Auguste Comte'un fiziği, Herbert Spencer'in biyolojiyi örnek alıp inceledikleri toplumsal olaylar ona göre yalnız kendi türünden olaylarla açıklanabilir, "toplumsal olay" bireye bağlı ve bireyle başlayıp biten bir süreç değildir. Toplumsal olay bireyi aşkındır, birey ona katılır. Her birey için toplumsal olaya katılmak kaçınılmaz bir zorunluktur. Çünkü toplumsal olaylar; genel zorunlu bireyi ve bireyler arası ilişkileri belirleyen din, ekonomi, hukuk, ahlâk, siyaset, bilim ve sanat türünden olaylardır. İnsanın kendine özgü bireyliğini ve topluma özgü toplumsallığını saptar. İnsan genel doğruları hazırca, tartışıp araştırmadan toplumdan alır. Bu doğrular: bireyin, kendisi, başkaları, insanlar arası ilişkiler, doğa, evren olguları üzerine yargılarına temel dayanak olur.

Toplum bir başka yanıyla da insana ilişkin her kurumun temeli olup doğal bir bileşimdir. Kurumlar örneğin din ve Tanrı anlayışı da topluma bağlıdır ve onunla birlikte gelişip evrimleşir.

Durkheim bilgi anlayışında toplumun görüşünü örnek alır. Bilgide en genel kavramlar tek tek şeylerin tümünden bağımsız olmayıp tersine onlara uygulanabilen, topluma ilişkin kavramlar olduklarından en geçerli kavramlardır. Bunların mutlak, öncesiz sonrasızca doğru ve kesin kavramlar oldukları da söylenemez. Bilginin temel taşları olan genel kavramlar toplumla birlikte zaman ve uzam bağlamında değişip gelişen kavramlardır.

Din sosyolojisi ile ciddi olarak ilgilenen Durkheim'in eserlerinin bir kısmı Türkçeye çevrilmiştir. Comte'un takipçisidir. Toplumu, Tanrı yerine koymuştur. Burada kasıt inançlı bir kimse davranışlarda bulunurken Tanrı'sını nasıl gözetirse "birey"inde davranışlarda bulunurken toplumu aynı şekilde gözettiğidir.


!!! KIRIK LİNK BİLDİRİM FORMU !!!

e-kitap indir