Joel Spring – Özgür Eğitim
Ayrıntı Yayınları
124
Joel Spring yankı uyandıran bu kitabında “içselleşmiş otoriteyi” oluşturan mekanizmalardan biri olan eğitimi ele alıyor.
Spring iki eğitim modelinin varlığından söz ediyor: “İlki düzen, plan ve yüksek verimlilik aracılığıyla toplumsal ilerleme arayan teknolojik ve rasyonalist model. Bu modele göre toplum, verimli işleyiş hedefine sahip bir makine olarak görülür. İnsanlar, değerleri toplumsal makinenin pürüzsüz işleyişine katkılarıyla belirlenen ‘insani kaynaklar’ haline gelirler. Bu modelde çocuğa üzerinde çalışılacak ve toplumun iyiliği için biçimlendirilecek bir nesne olarak yaklaşılır.” Bu modelin eğitim aracı olan okula Illich “iktidarın fahişesi” diyor. Bu modeli benimseyen psikolog, hırsızlık yapan yoksul insanlarla karşılaştığında “çalma alışkanlıklarının nasıl sona erdirileceği” sorusunu araştıracaktır.
Spring’in Ferrer, Godwin, Rousseau, Marx, Freire, Illich, Stirner, Tolstoy, Reich ve Neill’in tezlerini tartışarak önerdiği ikinci modelde ise önemli olan düzen ve verimlilik değil bireysel özerkliğin artmasıdır. “Toplumsal değişimin hedefi, artan bireysel katılık ve toplumsal sistemin denetlenmesidir. Bu model, modern toplumsal kurumların gücünün büyük ölçüde halkın, bu kurumların otoritesini ve meşruiyetini kabul etme gönüllülüğüne dayandığı inancına bağlıdır.” Bu modelin sorusu “bireyin toplumsal makineye nasıl uydurulacağı değil, insanların, kişisel tatmin olmadan çalışmayı ve özgürlüğü sınırlayan toplumsal otoriteyi neden kabul etmeye istekli oldukları”dır. Bu modelin psikoloğu ise “neden bütün yoksul insanların hırsızlık yapmadığı” sorusuna cevap arayacaktır.
Çocukların “kolay kontrol edilebilen verimli makineler” olarak değil “özgür, hayattan zevk alan” kişiler olarak büyümesinden yana olanlar için...
Catherine Baker – Zorunlu Eğitime Hayır
Ayrıntı Yayınları
244
Catherine Baker, anne ve anarşist!... Çok sevdiği kızı Marie'yi okula yollanmamış. Marie 14 yaşına gelince, okula yollamama gerekçelerini ona anlatmak için Zorunlu Eğitime Hayır!'ı kaleme almış...Kitabında esas olarak, okulun, devletin kendine köle yetiştirmek için organize ettiği bir kurum olduğunu, yetişkinlerin, bu köle eğitiminden başarıyla geçtikleri için bunun farkına varamadıklarını anlatıyor. Ona göre, "okul, çocuklara gardiyanlık yapan bir kurumdur, ana-babaları çalışırken onları gözetim altında tutar; toplumsal-iktisadi makinenin işlemesi için gerekli olan bilgileri onlara öğretir, itaati aşılar, eler ve rolleri dağıtır." Okulda, sezgi ve düşgücünün geliştirilmesi, aşkın ve düşüncenin yaratıcı bir nitelik kazanması için çok gerekli olan "aylaklık" yerine, üretimi arttıran ve itaati sağlayan bir eğitimin uygulandığını söyleyerek bir "karşı-kültür" oluşturma çabasında olanları "zorunlu eğitime hayır!" demeye çağırıyor. Baker'e göre, "okul, çocuğun çocuk olabileceği, gençliği ve neşeyi tam anlamıyla yaşayabileceği bir ortam sunabilmeli ve asla onun önüne, ulaşılması gereken hedefler koymamalıdır.""Sevgili 'aydınlar'lar, her şeyi bir kenara bırakın, gidin bu kitabı edinin ve çocuğunuzu okula yollamayın. Eğer hal-i hazırda okuyorsa okuldan alın! Bu bir 'emir'dir. Bu zorla olan her şeye karşı olan birisinin verdiği bir emir, yani 'zorlama' dır. Çünkü 'zorla' olması hak yolu olan tek zorlama, 'zor'a karşı çıkmaktır. Çünkü tek şans bu. Çünkü sizin için geç kalındı. Sizin bütün yapacağınız ve bugüne kadar hep yaptığınız 'yooook şöyle olmalı'. 'bu niye böyle' ya da 'bu böyle' türünden, doğru bile olsa hiçbir işe yaramayan 'saptamalar' -geçin bunları bir kalem! Bari bırakın da çocuklarınız size benzemesin. Onlar da sizin gibi düzen içinde bir düzen karşıtı olmasın." - Metin Solmaz, Birikim -
Sibel Özbudun & Temel Demirer – Eğitim, Üniversite YÖK ve Aydın(lar)
Ütopya Yayınevi
542
Eğitim, Üniversite Yök ve Aydın(lar). Türkiyenin bu değişmeyen ama hızla başkalaşan kronikleştirilmiş sorunu çevresinde yürütülen tartışmalar katkıda bulunmak amacıyla kaleme alınmış yazılardan oluşuyor. YÖK-AKP çıkmazına sıkışmış üniversitelerde gerçek bir özerlik ve bilim özgürlüğü talebini dile getiren ve gerekçelendiren yazılar, yüksek öğrenim sorunlarına küresel ölçekte deva olarak sunulan neo-liberal reçete'nin piyasa üniversitesi modelinin, hem bilim, hem üniversiteler, hem de kamu açısından zehirli çürütücü özelliklerini de sergiliyor.
Kitabın son bölümünde ise, Aydınlık durumuna ilişkin düşüncelere yer verilmekte ve aydınları işçileştiren işçileri aydınlaştıran devrimci mekanizmalara çağrı çıkartılmakta.