İskender Pala – İki Dirhem Bir Çekirdek

e-kitap indir
İki Dirhem Bir Çekirdek Kitap Kapağı İki Dirhem Bir Çekirdek
İskender Pala
Kapı Yayınları
212

Anlatımı güzelleştirmek, savunulan fikir ve düşünceyi daha etkili kalmak daha etkili kalmak üzere her dilde kalıplaşmış bazı sözler bulunur. Atasözleri, dua ve temenni cümlecikleri, sövgü ve ilençler, bilmece ve tekerlemeler... Bu tür kalıplaşmış sözler arasında, dilin bünyesinde en sık rastlanılanlar ise deyimdir. Dilin bünyesinde kalıplaşmış ve kökleşmiş olarak değişmeden kullanılan deyimler, hiç şüphe yok ki anlatıma canlılık ve güç katarlar. Bu sayede düşüncelerin ve olayların muhataba daha etkili biçimde yansıtıldığı bir gerçektir.

Bazı kişilerle ilgili anılar ve hikâyeler, tarihten alınmış olaylar, ve. Deyimlerin ortaya çıkış nedenleri arasında ön sıraları paylaşırlar. Bu bakımdan deyimlerin kaynaklarını arayıp bulmak, oldukça meşakkatli bir iştir. Bazen rastgele bir sayfada, bazen bir dipnotta, bazen de hiç ummadığınız bir el yazması sayfasında bir deyimin ortaya çıkış hikâyesiyle karşılaşmak mümkündür.

Deyimlerimizin ortaya çıkış hikâyelerini bilmenin, dilimizin kültüre yansıyan yüzüne bir renk katacağı kesindir. Umarız, bu konuda daha geniş araştırma yapacaklar için bu küçük kitap bir başlangıç olur.


!!! KIRIK LİNK BİLDİRİM FORMU !!!

e-kitap indir

İskender Pala – Ayine

e-kitap indir
Ayine Kitap Kapağı Ayine
İskender Pala
Kapı Yayınları
151

Sevgili!

Hani bir aşk idin, bir güzellik idin sen, güzellikle aşkın kesiştiği prizmada. Güzelliğin, cihanı gösteren bir ayna; aşkın, o aynanın cilası idi hani. Güzelliğin olmasa efendim, aşkı hiç bilmeyecekti cihan; aşkın olmasa güzelliği hiç anlamayacaktı. Aşk pazarında mezat hep güzelliğine; güzellik yurdunda yollar hep aşkına durmuştu efendim...
Ve sen gitmiştin...

Şiiri meslek edinip de şair olamamanın acısını en iyi bilenlerdenim ben. Şiir söyleyemediğim için duygularımı, şiire en yakın gördüğüm deneme formatında anlatmayı yeğlemem bundandır. Ancak, bu kitaptaki her bir deneme için birkaç kitap okuduğumu itiraf etmeliyim. Uzun gecelerde şekillenen düşüncelerim beyaz sayfalara bu üslupta yayıldı ve her bir cümle bazen birkaç defa değiştirildi. Anlattıklarım kendime değil, topluma; merkeze değil muhite aitti. Benim duyduklarımı duyan yüzlerce kalbin yaşadığını bu kırk denemeyi yazarken öğrendim. Hüzün, gözyaşı ve acıyı ifade etmenin ne kadar çok yolu varmış meğer. Meğer ne çok titrermiş kalbimiz yaşadıklarımız karşısında.


!!! KIRIK LİNK BİLDİRİM FORMU !!!

e-kitap indir

Sunay Akın – Önce Çocuklar ve Kadınlar

e-kitap indir
Önce Çocuklar ve Kadınlar Kitap Kapağı Önce Çocuklar ve Kadınlar
Sunay Akın
İş Bankası Kültür Yayınları
282

Önce Çocuklar ve Kadınlar mı? Önce Kadınlar ve Çocuklar mı? Ya da kimse bu gemiyi terk etmek istemez mi? Sunay Akın tarihimizin kıymetli batıklarını: gemilerini, şairlerini, gezginlerini, aşıklarını vd. okurunu saran, sarmalayan üslubuyla adeta karaya çıkarıyor kaleme aldığı öykülerde. Bu kitabı okurken çalan çanları, acele içinde koşuşturup bağrışan miçoları ve hatta ayaklarınızı ıslatan dalgaları bile fark edemeyebilirsiniz… Telaşa lüzum yok, bu gemi hiç batmaz!.. “Heybeliada’da bulunan Deniz Harp Okulu’nun öğrencileri, her sabah martı çığlıkları altındaki rıhtımda sıraya dizilirler. Bölüğün sağında yer alan uzun boyluların en arkasında Dârüşşafaka’dan gelen, Yetim Orhan durmaktadır. Onun önünde ise cephede şehit düşen bir subayın oğlu olan Niyazi görülür. Niyazi’nin önünde tanınan biri vardır: Osmanlı sultanının yeğeni, Prens Vahit… Ve en ön sırada, Nâzım Hikmet, okul limanının bulunduğu koya demirli, bir zamanlar resmini yaptığı Yavuz Sultan Selim kruvazörüne bakmaktadır…”


!!! KIRIK LİNK BİLDİRİM FORMU !!!

e-kitap indir

Sunay Akın – Kırdığımız Oyuncaklar

e-kitap indir
Kırdığımız Oyuncaklar Kitap Kapağı Kırdığımız Oyuncaklar
Sunay Akın
İş Bankası Kültür Yayınları
184

Yoksul olsa da bir yığın oyuncak yapardı babası, Hans Christian Andersen’e. Ayakkabı tamircisi olan babasının hünerli ellerinden çıkan bez kuklalar ve onları oynattığı sahne, Danimarkalı ünlü yazarın çocukluğunda en çok sevdiği oyuncaklar olur. Andersen, kendisini 1841 yılında İstanbul’a taşıyan geminin küpeştesinde “Züleyha” adlı altı yaşındaki bir kız çocuğuyla ahbaplık kurmayı başarır. Evet, bu bir başarıdır; çünkü Türk çocukları yabancılarla muhatap olmamaları konusunda sıkı tembihlidirler. Ama Andersen, dizlerine bile oturtur Züleyha’yı. Bu dostluğun başlangıcı ise bir oyuncaktır: “Bana oyuncağını gösterdi, her iki kulağının arkasında minicik birer kuş bulunan at biçimindeki bir su testisiydi bu; Türkçe konuşabilsem hemen bu oyuncağa dair bir masal uydurup anlatırdım ona.” Andersen’in, Züleyha’nın elinde gördüğü bir Eyüp oyuncağı olmalı; kulaklarının arkasında birer minik kuş bulunan at biçimindeki bir su testisi!.. Dizlerine oturduğu yabancının, çocuklar için en güzel masalları kaleme alan bir yazar olduğunu bilmeyen Züleyha şaşırtıcı bir davranışta bulunur: “Çanakkale Boğazı’ndan Marmara Denizi’ne doğru girerken, Asya’nın kızı bir öpücük verdi bana…” Bu masum öpücük, hayal dünyasını harekete geçirir Andersen’in… Ve başlar, içinde Züleyha ve elindeki oyuncak olan bir “Bin Bir Gece” masalı düşlemeye… diye fısıldar kulağımıza Sunay Akın. Kurmacayla gerçekliğin büyülü aralığında kaleme alınmış usta öykülerinden birinde…


!!! KIRIK LİNK BİLDİRİM FORMU !!!

e-kitap indir