İş Bankası Kültür Yayınları
156
“Halkımız için acılarla dolu, özgürlük uğruna, demokrasi uğruna verilmiş kurbanlarla dolu bir yıl sona ererken bir umut yılı başlıyor şimdi ülkemizde. Karanlık bir yıl tükenirken giderek aydınlığa dönüşecek bir yıl başlıyor Türkiye’mizde. Işık yılına, umut yılına giriyoruz 1977 ile... Seçim yılıdır çünkü bu yıl... Silahlara karşı oy yılıdır, zorbalara karşı halk yılıdır, haksızlığa karşı hak yılıdır bu yıl... Günleri güvenle saymaya başlayınız yurttaşlarım: Dokuz ay sonra bir mutlu Türkiye doğabilir. Sizin elinizdedir bu yeniden doğuş, sizin oylarınızdadır kurtuluş... Özgürlük uğruna, demokrasi uğruna, insanca yaşamak uğruna bunca acıya katlanan, bunca kurban veren, çile çeken halkımız, hiç kuşkusuz demokrasinin gereği olan bu ödevlerini de eksiksiz yapacaktır. Türk Ulusuna kutlu olsun 1977 yılı, ışık yılı, umut yılı, kurtuluş yılı... Kıbrıslı Türklere huzur getirsin, tüm insanlığa barış getirsin, halkımıza mutluluk getirsin 1977 yılı...”
Siyasi tarihimize Milliyetçi Cephe olarak giren Süleyman Demirel başkanlığındaki AP-MSP-MHP koalisyon hükümeti döneminde, cepheleşme giderek artıyordu. Seçimi kurtarıcı olarak gördüğü için 1977 yılını bu sözlerle selamlayan Bülent Ecevit’in öngörüsü, olaylı 1 Mayıs’ın ardından 5 Haziran’da yapılan seçimlerde gerçekleşti ve CHP, Türkiye’de sol bir partinin aldığı en yüksek oy oranı olan yüzde 41.4’e ulaştı. Ancak seçimi kazanan Ecevit, seçim sistemi nedeniyle güvenoyu alacak kadar sandalye kazanamayınca, iktidara 2. MC hükümeti geldi.
Ecevit’in bahsettiği yeniden doğuş, ancak 1978 Ocak ayında
11 AP milletvekilinin partisinden ayrılıp bakanlık karşılığında CHP’ye katılmasıyla gerçekleşecekti. Fakat “Güneş Motel Olayı” olarak adlandırılan bu yöntem de Türkiye’nin siyasi bunalımına çare olamayacak ve ülke, giderek hızlanan bir şiddet döngüsü içinde
12 Eylül’e doğru ilerleyecekti.