Ayrıntı Yayınları
624
Gece, yalnızca güneşin etkisini yitirmesi, gündüzün bitmesi, iş yorgunu bedenlerin güç bela evlere sürüklenmesi, günün dertlerinin muhasebesi, arkadaşlarla hoşça bir sohbet ya da uykunun kollarında tasasız bir unutuş değildir; aynı zamanda, gün için kurulan düzenin sona ermesi, dayatılan zorunluluklar alanının iplerinden boşanması, özünü bulmak için bireyin kendi Dionysos şölenini kuruşu, Bakhalar ayininin evreni hakimiyeti altına alışı, doğanın vahşi yaratıklarının ve arzunun yeryüzüne çıkmasıdır. Bryan D. Palmer'ın kaleminden ilginç olduğu kadar kışkırtıcı da olan bir kitapla karşı karşıyayız. Palmer, "Karanlığın Kültürleri"nde bize akademik olmadığının ısrarla altını çizdiği, ama akademiyi kendi lehine ustaca kullanan bir araştırma sunuyor. Amacı gecenin tarihine ilişkin tarihsel bir döküm çıkarmak, kronolojik bir usavurmayla geceyi kontrol altına almak değil. Tek bir tarihsel çerçeveye indirgenmiş, basitleştirilmiş bir tarih tezine karşı çıkıyor, gecenin tarihlerini, karanlığın kültürlerini yazmaya yelteniyor Palmer. Bu yüzden araştırmasını, klasik tarihyazımının dışladığı, hem bir kimlik hem bir yapı olduğunu öne sürdüğü marjinallik üzerine odaklıyor. Açıkça Foucaultcu olan bu iddiayı Marx'ın yabancılaşma üzerine tezleriyle birleştiren Palmer, tarihi iktidarsızlaştırmadan ama ona çoğulluğunu da geri vererek yeniden anlatı kalıbına sokuyor; meta-tarihi bireylikler tarihi olarak yeniden inşa ediyor.
"Karanlığın Kültürleri" yüzyıl sonu huzursuzluğunun penceresinden hakkında konuşulmayan üzerine söz alıyor. Postmodernizm, postyapısalcılık, postsömürgecilik, postfeminizm… gibi sonracı akımların ucuna eklemlenmek yerine, teslimiyeti de itaati de reddeden bir tarih okumasına girişiyor. Marjinallikleri şeyleştirmek ya da onların farklılıklarını tek bir düzlemde toplamak yerine, onları yeni olasılıklar üreten programlar sunacak biçimde bir araya getiriyor.