John Waller – Mikrobun Keşfi
Tübitak Yayınları
202
Tıp mesleği, Hipokrat'tan Louis Posteur'e kadar, bulaşıcı hastalıkların nedeni konusunda neredeyse tamamen yanlış fikirlere bağlı kalmıştı. Hacamat, hastayı zorla kusturma ve gizemli kocakarı ilaçları başlıca çareler arasındaydı. Genellikle ameliyat lekeleriyle dolu kasap önlükleri giyen cerrahlar farkına varmadan bir hastadan bir diğerine hastalık bulaştırıyordu. Ardından mikrop devrimi geldi: yirmi yıllık bilimsel ustalık, sıra dışı entelektüel cesaret ve amansız kişisel çekişmenin ardından doktorlar sonunda hastalıklara mikroskobik organizmaların yol açtığını fark ettiler. Tıp düşünce tarihinde belki de en büyük ilerleme olan mikrobun keşfi, doğrudan doğruya güvenli ameliyatlara, geniş çaplı aşı seferberliklerine, hijyen ve sanitasyon alanında çarpıcı iyileştirmelere ve süt ürünlerinin pastörizasyonuna önayak olmuştur. Hepsinden de öte, bu gelişme günümüzde birçoğumuzun hayatını borçlu olduğu antibiyotik ilaçların ortaya çıkışına zemin hazırlamıştır. John VValler, bu kitapta, hastalığa bakış açımızı köklü bir şekilde değiştiren tıp tarihindeki bu yirmi yılının içyüzünü sürükleyici bir dille anlatmaktadır.
Steve Silverman – Einstein’ın Buzdolabı
Aykırı Yayınları
156
İNANILMASI ZOR
AMA AYNIYLA VAKİ !
Bu kitapta birbirinden tuhaf, inanılması hayli güç öyküler var. Ancak tuhaf olduğu kadar da ilginç ve eğlenceli olan bu öykülerin her biri gerçektir, yaşanmış olaylardır.
Kafası kesilmiş olduğu halde aylarca yaşayan, hatta şehir şehir dolaştırılıp sahibine ufak bir servet kazandıran tavuktan, yangın bombası olarak kullanılmaya kalkışılan yarasalara; petrol için sondaj yaparken açılan delikten akıp giden gölden, seçimi kaybetmek endişesiyle boşaltılmayan şehirle birlikte yanardağ lavlarının altında kalan valiye kadar her şey gerçek, hepsi yaşanmış olaylardır.
İnsan denilen yaratık gerçekten tuhaf bir hayvan ve bu yeryüzünden zavallının başına gelmedik. Şey kalmayor ! Evet, okuyunca inanmakta zorluk çekeceksiniz ama hepsi aynıyla vaki !
James S.A. Corey – Leviathan Uyanıyor
İthaki Yayınları
512
Geleceğe hoşgeldiniz.
"Gelecek… tam da olması gerektiği gibi…"
The Wall Street Journal
"Gezegenlerarası sürükleyici bir macera."
Publishers Weekly
İnsanlık güneş sistemini Mars'ı, Ay'ı, Asteroit Kuşağı'nı ve de ötesini kolonileştirmiştir. Fakat yıldızlar hâlâ erişilmezdir.
Jim Holden Satürn'ün halkaları ile Kuşak'taki maden istasyonları arasında mekik dokuyan bir buz şilebinin idari subayıdır. O ve mürettebatı Scopuli adındaki terk edilmiş bir gemiye rastladıklarında korkunç bir sırla karşılaşırlar. Bu birileri için uğruna cinayet işlenecek bir sırdır hem de Jim ile mürettebatının hayal bile edemeyecekleri bir ölçekte. Jim gemiyi oraya kimin ve niye bıraktığını bulamazsa güneş sisteminde savaş çıkacaktır.
Dedektif Miller bir kızı aramaktadır milyarlarca kişilik bir sistemdeki tek bir kızı. Fakat kızın ailesinde para boldur ve parayı veren düdüğü çalmaktadır. İpuçları onu Scopuli'ye ve isyancı sempatizanı Holden'a çıkardığında Miller bu kızın tüm olup bitenlerin anahtarı olabileceğini anlar.
Holden ile Miller'ın Dünya hükümeti, Dış Gezegen devrimcileri ve gizli şirketler arasındaki ince bir çizgide yürümeleri gerekmektedir ve şans onlardan yana değildir. Fakat Kuşak'ta farklı kurallar geçerlidir ve küçük bir gemi bile evrenin kaderini değiştirebilir.