Babil Yayıncılık
142
"Benim efendimsin sen. Dudaklarının kıyıcığında nefes alan ya da son nefesini veren bir atomdan başka bir şey değilim ben. Gözyaşlarıyla ıslanan bir parmağımla huzura dokunmak istiyorum ben."
Bu kitap sürecinde, yazmak, üstelik her türlü kitabı yayınlamak eylemi, şimdiden gösteriş sayılırsa, onca yıldan sonra yazarının onun biçimini az da olsa güzelleştirmek istemesinden duyacağı hoşnutluk için ne düşünülür acaba! Yine de, bunda iyi ya da kötü karşılananda, duygusal duyma ve kavrama yeteneğine başvuran, tümünü ona aktaran -doğal olarak, işin özü budur- ve kişisellikten olabildiğince uzak durarak, birbirine belirli bir tarzda eklemlenen küçük küçük olaylarla günü gününe ilişkisi olanın payını belirtmek yerinde olur (Hep senin Lequier gürgen fidanının yaprağı!). Bir duyguyu dile getirirken, şu yeniden yaşayamadığımız anda ya da, aradan belli bir zaman geçtiğinde ufak tefek düzeltmeler yapmaya çalışmak kaçınılmaz olarak başarısızlıkla sonuçlansa da (içini kemiren bir kaygı, "eski dizelerini" yeniden gözden geçirmeye ittiğinde, bu Valery'de sıkça görülür) sözcüklerde biraz daha uyum, ayrıca akıcılık sağlamak istemek yasak olmasa gerek.