Bilim ve teknolojideki ilerlemeler, çağımızda, tüm toplumları derinden etkilemektedir. Bunu her alanda görmek olanaklı.
Dünya emperyalistkapitaiist sistemi, bilimsel-teknolojik devrimin kazanımlarını çıkarları açısından değerlendirmek istemekte, bu yolda yoğun propaganda çabalarına girmektedir.
Ne var ki, dünya sosyalist sistemi, bilimsel ve teknolojik devrimi ve onun kazanımlarını, halkların, tüm insanlı¬ğın ve sosyalizmin utkusu yolunda sorumluca kuşanmakta..
Çağımızdaki bu gelişmeler, «üçüncü dünya» ülkelerini hangi yol ve amaçlarla etkilemektedir? Emperyalist-kapitalist sistemin elindeki böylesine bir silah, geri kalmış ya da gelişmekte olan ülkelerin, kendi geriliklerini yenmede, ekonomik-toplumsal sorunlarını çözümlemede, yaşam koşullarını iyileştirmede, üretici güçlerini geliştirmede, kısası, halklara mutluluk ve refah getirebilmekte midir? Bu gibi, daha onlarca sorunun olumsuz cevaplarına karşın, «gelişmiş kapitalist ülkeler ve gelişmekte olan devletler arasında ekonomik ve teknik düzeyde varolan uçurum, büyümeye devam ediyor. Yakın gelecekte, yabancı sermaye oligarşisi ve yerel burjuvazinin sömürüsüne karşı, üçüncü dünya halklarının sürdürdüğü mücadelenin şiddetleneceği ve daima daha çok sayıda ülkenin, kapitalizmin kanunlarının artık işlemediği, ilerici, toplumsal ve ekonomik gelişme yoluna gireceği beklenmektedir. Bu güç savaşımda Asya, Afrika ve Latin Amerika halklarının, sosyalist ülkelerin sürekli ve kararlı desteğine emin olarak güvenebilecekleri» açıktır.