Karl Marx – İntihar Üzerine


eKitap Arşivi – Ücretsiz PDF E-Kitap İndir
Yalnızca PDF e-kitapların paylaşıldığı Ücretsiz bir ekitap arşividir.
“Alman İdeolojisi”, Marx ve Engels’in kendi görüş açılarıyla “Alman felsefesinin ideolojik bütün tarzları” arasındaki uzlaşmaz farklılığı göstermek üzere, birlikte giriştikleri zorlu bir çalışmanın sonucu olarak doğmuştur.
Marksizmin kuruluşunun ilk yapıtaşları bu çalışma sırasında temele konmuş; materyalist tarih teorisinin ilk ve en geniş açıklaması da burada gerçekleştirilmiştir. 1844 ve 1845 yıllarında Marx’ın ve Engels’in ayrı ayrı sürdürdükleri çalışmalar sırasında ve “Alman İdeolojisi”nden kısa bir süre önce yine bazı bölümlerini birlikte kaleme aldıkları “Kutsal Aile”de, tarihsel materyalizme giden yolu önemli ölçüde açmışlardır. Lenin’in saptamasıyla, “Hegelci felsefeden gelerek sosyalizme ulaştıkları” aşama burada gerçekleşmiştir.
Alman İdeolojisi ise, artık “Komünist Parti Manifestosu”nu kaleme alacakları olgunluğa ulaştıkları düşünsel birikimi ve teorik bütünleşmeyi ifade etmektedir. Bu bakımdan eser, Marx ve Engels’in eski felsefi görüşleriyle hesaplaşmalarının son noktasıdır.
Ne var ki çalışmanın kaderi, tarihsel materyalizmin kurucusu iki ustanın diğer eserlerinden oldukça farklıdır: Eser, el yazmaları halinde 1932 yılına kadar gün ışığına çıkmayı beklemiştir. Bununla birlikte, Alman İdeolojisi’nin tam metni bugüne dek çok az dilde yayımlanmıştır. Eserin bu tam metni, Türkçeye kazandırılırken Marksizm-Leninizm Enstitüsü tarafından hazırlanan Almanca ve İngilizce basımlarından yararlanılmıştır.
Marx’ın Ücret, Fiyat ve Kâr’ı, Marksist politik ekonominin en önemli eserlerinden biridir. Bu eserde Marx, Kapital’in birinci cildinin yayımlanmasından iki yıl önce, ekonomi öğretisinin temellerini özetlemiş ve güncel bir tarzda ortaya koymuştur. Bu çalışma aynı zamanda, işçi hareketinin pratik görevlerini belirlerken devrimci teorinin çıkarımlarından nasıl yararlanıldığının mükemmel bir örneğini de sunar.
Marx’ın Enternasyonal’in Merkez Kurulu’nda yaptığı bir sunum olan bu çalışmada, ücretin ve artı değerin ekonomik karakterini ortaya koyduktan sonra, sermayenin azami kâr güdüsüyle hareket ettiğini ve işçilerin, sermayenin gasplarına direnmekten vazgeçmeleri halinde, “ezilmiş ve hiçbir kurtuluş umudu kalmamış bir sefiller yığını durumuna” düşeceğini kanıtlar. İşçilerin ekonomik mücadelesinin rolünü ve öneminin teorik açıklamasını yapar ve bu mücadelenin proletaryanın nihai hedefine –ücretli emek sisteminin yok edilmesi– tabi kılınması gerektiğini vurgular.
"Bu dönüşüm sürecinin bütün avantajlarını sömüren ve tekellerine alan büyük sermaye sahiplerinin sayılarındaki sürekli azalmayla birlikte, sefalet, baskı, kölelik, soysuzlaşma, sömürü de alabildiğine artar; ama gene bununla birlikte, sayıları sürekli artan, kapitalist üretim sürecinin kendi mekanizması ile eğitilen, birleştirilen ve örgütlenen işçi sınıfının başkaldırmaları da genişler, yaygınlaşır. Sermaye tekeli, kendisiyle birlikte ve kendi egemenliği altında fışkırıp boy atan üretim tarzının ayakbağı olur. Üretim araçlarının merkezileşmesi ve emeğin toplumsallaşması, en sonunda, bunların kapitalist kabuklarıyla bağdaşamadıkları bir noktaya ulaşır. Böylece kabuk parçalanır. Kapitalist özel mülkiyetin çanı çalmıştır. Mülksüzleştirenler mülksüzleştirilirler."